17 Haziran 2023 Cumartesi

ORMANCILIKTA SESSİZ TARTIŞMALAR Doç.Dr.Yücel Çağlar

 “Borç, köle olmanın başlangıcıdır.”

(Victor Hugo)


Sizce Victor Hugo haksız mı?

Bakmayın siz “borç yiğidin kamçısıdır” denmesine; “züğürt tesellisi” bir düşünce bu bence. Bu söz gerçekten gerçekçiyse, ülkemizde “yiğitlerden” geçilmiyor olması gerekir. Baksanıza borçlu olmayan kalmadı neredeyse; başta da devletimiz. Ülkemizde yaşanan çöküntü sayılabilecek boyutlardaki ekonomik sorunları biliyorsunuz; benim ayrıntılı değerlendirmeler yapmam gerekmiyor kuşkusuz. Ancak konunun doğru bir temelde tartışılabilmesi için bu bağlamda izninizle kimi anımsatmaların yöntemsel olarak da yararlı olabileceğini düşünüyorum.

“...şöyleydi” diyorum, bu duyuru nedense daha sonra kaldırılmıştır çünkü. (Kaynak:https://www.ogm.gov.tr/tr/haberler/genel-mudurlugumuz-tarihinde-yapilacak-olan-en-buyuk-butceli-dis-kaynakli-proje-imzalar-atildi; 21 Mayıs 2023; Erişim 28 Mayıs 2023).

OGM:

“Genel Müdürlüğümüz tarihinde yapılacak olan en büyük bütçeli dış kaynaklı proje için
imzalar atıldı.”
(https://www.ogm.gov.tr/tr/haberler/genel-mudurlugumuz-
tarihinde-yapilacak-olan-en-buyuk-butceli-dis-kaynakli-proje-
icin-imzalar-atildi; 21 Mayıs 2023)
2
✓ Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerinde göre “Merkezi yönetim borç stoku 30 Nisan 2023 tarihi
itibarıyla 4.588,1 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Borç stokunun 1.736,7 milyar TL tutarındaki
kısmı Türk Lirası cinsi, 2.851,4 milyar TL tutarındaki kısmı döviz cinsi borçlardan oluşmaktadır.”*
✓ “2022'in son çeyreğine dair açıklanan en güncel verilere göre Türkiye'nin brüt dış borç sto-
ku yaklaşık 441,4 milyar $ olurken GSYH'ye oranı ise %53,7 oldu... net dış borcu yaklaşık
232,453 milyar $ olurken GSYH'ye oranı da %28,1 oldu”
**
✓ “Bankalar ve banka dışı finansal kuruluşlar tarafından kullandırılan bireysel krediler yüzde 36
artarak 881 milyar TL oldu... Bireysel kredi kullanan kişi sayısı (takipteki krediler hariç) son bir
yılda 2,3 milyon kişi artarak 34,4 milyon kişi olurken, ortalama kredi bakiyesi ise 25,6 bin TL dü-
zeyinde gerçekleşti.”***
✓ “TCMB'nin -Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası- swap hariç net rezervi ise 2 Haziran hafta-
sında -60.5 milyar dolardan -61.2 milyar dolara düştü.”
****
Bu gerçeklikler karşısında, özellikle kamu kurum ve kuruluşu yöneticilerinin deyim yerindeyse her
alanda “ayağını yorgana göre uzatması”, savurganlıklardan özenle kaçınması, sahip olduğu her türden
varlığın kullanımında etkenlik düzeyini yükseltmesi vb gerekir değil mi? Anlaşılan özellikle son yıllarda
yaptıklarına, hiç ya da gerektiği gibi yapmadıklarına bakılırsa, özellikle OGM yöneticileri bu düşüncede
değil. Baksanıza, belki de siyasal iktidara “şirin görünmek” amacıyla, ne pahasına olursa olsun gelirle-
rini artırmak”, yanı sıra, ek kaynaklar bulmak için her türlü yola başvurabiliyor. Yabancı ülkelerden, bu
kapsamda ülkelerarası kuruluşlardan “krediler” –“borçlar”-, bağışlar –“hibeler”- almak için akla gelmedik
çabalara girebiliyor. Öyle ki, böylesi çabalarının sonuçlarını kamuoyuna başarı olarak açıklayabiliyor.
Web sitesinde 21 Mayıs 2023 günü yer verilen
“ “Genel Müdürlüğümüz Tarihinde Yapılacak Olan En Büyük Bütçeli Dış Kaynaklı Proje İçin İm-
zalar Atıldı”
başlıklı duyurudan öğrendiğime göre OGM, bu alandaki “başarılarına” bir yenisi eklemiştir Doğal
olarak merak ettim; soruşturunca da OGM’nin DB (Dünya Bankası) destekli “İklime Dirençli Ormancılık
Projesi (İDOP)” başlıklı bir “proje” hazırlığı içinde olduğunu öğrendim. Doğrusu, kaygılandım. Kaygı-
landım çünkü, özellikle DB destekli böylesi “projelerin” nelere yol açtığını az çok biliyorum. Hemen bir
dizi soruyla boğuşmaya başladım:
✓ OGM böyle bir “projeye” neden gerek duydu ?
✓ “Proje” kimler tarafından nasıl hazırlandı?
✓ Böyle bir “proje” için “kredi” alınması zorunlu muydu ?
✓ Zorunlu idiyse eğer kredi” alınabilecek tek kuruluş Dünya Bankası mıydı?
✓ Alınan “kredinin” koşulları neydi?
Ne yazık ki bu soruların tümünü yanıtlayabilecek bilgi ve belgeye sahip değilim. Ulaşabildiklerim ise
OGM’nin nedense sonradan kaldırılan duyuruları ve “proje” için oluşturulan www.idop.com.tr sitesinde
yer verilenlerle sınırlı. Umarım bu sitede gerekli bilgilere, veriler ile belgelere, bu kapsamda özellikle
borçlanma koşullarına da çok daha ayrıntılı biçimde, yanı sıra, güncelleştirilmiş olarak yer verilir.
Şimdiyse edinebildiğim bilgilerden hareketle yapacağım “tartışmalara” geçmeden önce DB ilgili kısa bir
anımsatma yapacağım. Böyle bir anımsatma “Bayram değil seyran değil, DB ormancılığımızı, daha
doğrusu OGM yöneticilerini neden öpüyor acaba?” sorusuna yanıt verebilmek için de yararlı olabilir.
* https://www.hmb.gov.tr/kategori/basin-duyurulari/sayfa/1; 22 Mayıs 2023, Erişim 1 Haziran 2023.
** Emincan Yüksel, “Kısa Vadeli Dış Borç Stoku Eylülde %15 Arttı”,
https://www.dogrulukpayi.com/bulten/turkiye-nin-dis-borcu; Erişim 1 Haziran 2023.
***https://web.archive.org/web/20210613082419mp_/https://www.riskmerkezi.org/Content/Upload/istatistikiraporla
r/ekler/2738/Risk_Merkezi_Aylik_Bulten_Ozeti_Subat_2021.pdf; 1 Mayıs 2022, Erişim 2 Haziran 2023.
****“Merkez Bankası net rezervleri tarihinin en düşük seviyesinde”
https://sputniknews.com.tr/20230608/merkez-bankasi-net-rezervleri-tarihinin-en-dusuk-seviyesinde-
1072189772.html?ysclid=lios0kx1wp661682063, 8 Haziran 2023, Erişim 2 Haziran 2023.
Sizi bilemem, ben hiç “iyi bilmiyorum”; önce onu söyleyeyim: Sergilemeye çabaladığı “iyiliksever” görünümüne karşın, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1921 yılında söylediği gibi ''Bizi milletçe yok etmek isteyen emperyalizmin” ve “bizi yutmak isteyen kapitalizmin” dünya genelinde egemenliğini pekiştirmek amacıyla para satan ülkelerarası bir kuruluş, sözüm ona bir bankadır DB (!) DB’yle “iş yapmak” özellikle dışa bağımlı ülkeler için, saygıyla andığım İsmet İnönü’nün söylemiyle, “ayıyla yatağa girmek” gibidir. Bu, “dün” öyleydi “bugün” de öyle. Kısacası, daha çok “denize düşüp de yılana sarılma” durumundaki ülkelerin “avuç açtığı”, avuç açmasalar da kapılarını çalan bir tür tefeci kuruluştur. Yapısında beş kuruluşu* barındıran DB. Web sitesindeki açıklamaya bakılırsa özgörevini -misyonunu”- şöyle tanımlamıştır:

“Aşırı yoksulluğu sona erdirmek için:
Aşırı yoksulluk içinde yaşayan küresel nüfusun payını yüzde 3'e düşürme.
Paylaşılan refahı teşvik etmek için:
Her ülkedeki insanların en yoksul yüzde 40'ının gelirlerini artırma”
DB etkinliklerini daha çok “gerektiğince kalkınmamış” sayılan ülkelerde IBRD ile IDA kanalıyla yürütü-
yor. Banka’nın “Ülkelerin Değişen Dünyaya Uyum Sağlamasına Yardımcı Olmak” (!) üst başlıklı 2022
yılı yazanağındaki açıklamalar bu ülkelerin önde gelenlerini de açıklıkla ortaya koyuyor:
Dünya Bankası’nda En Çok Kaynak Sağlayan On Ülke

Ülkeler Milyon Dolar             Ülkeler      Milyon Dolar
Hindistan 3986                       Türkiye         1591
Endonezya 2604                     Filipinler      1578
Kolobiya 2130                        Ukrayna       1572
Monoko 1830                         Angola          1310
Arjantin 1795                        Güney Afrika 1230

Kaynak: WB, Annual Rapor 2022, Helping Countries Adapt to a Chan-
ging World; Sayfa 100.
Kısacası DB, sermayesinin yaklaşık %60’nı “gelişmiş” sayılan on dolayında ülkenin sağladığı “çok ha-
yırsever” bir kuruluş ve son yıllarda “çevre”, doğal ortam ve varlıklar, 2000’li yıllarda özellikle orman
ekosistemleri dolayısıyla ormancılık politikaları, şimdilerdeyse iklim değişikliği sorunlarıyla ilgileniyor (!).
1970’li yıllarda başlayan bu “ilgi” giderek artmıştır.** DB’nin en son 2004 yılında yayımladığı Sustaining Forests A Development Strategy’nin arka kapağında şu açıklamaya yer verilmiştir:
“Dünya Bankası'nın orman stratejisinin üç temel boyutu vardır: i) Yoksulluğu azaltmak için ormanların potansiyelinden yararlanmak, ii) ormanları sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya entegre etmek ve iii) orman ekosistemlerinin sunduğu yerel ve küresel çevresel hizmetleri ve değerleri korumak.”
Gördüğünüz gibi, DB’nin orman ekosistemlerine egemen yaklaşımı 2000’li yıllarda bile çok açıktır:
Orman ekosistemlerinin bir kaynak olarak değerlendirilmesi !
Bu yaklaşım son yıllarda “iklim değişikliği” söylemleriyle de sergilenir olmuştur. Bunda da şaşılacak bir yan yok; günümüzün “yükselen değeri” iklim değişikliği duyarlılığıdır çünkü.
*
IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), IDA (Uluslararası Kalkınma Derneği), IFC (Uluslararası Finans
Kurumu), MIGA (Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı) ile ICSID (Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi), Kaynak: https://www.worldbank.org/en/who-we-are; Erişim 7 Haziran 2023. (Belirteyim: 400 milyon ABD Doları “kredinin” tümünü IBRD sağlıyor.)
** DB’nin bu “ilgisinin” açıklıkla sergilendiği kaynakların başlıcaları şunlar:
✓ 1978 Forestry Sector Policy of World Bank
✓ World Bank’s 1991 Forest Strategy
✓ World Bank’s 1993 Forest Policy
✓ A Revised Forest Strategy for the World Bank Group, 2002 ile
✓ Sustaining Forests A Development Strategy, 2004.
Öte yandan, DB ormancılığımızın da tanışık olduğu bir kuruluştur. Örneğin DB’nin
✓ Antalya Ormancılık Projesi (1974)
✓ Kuzey Ege-Marmara-Karadeniz Projesi (1978)
✓ Anadolu Su Havzası Rehabilitasyonu Projesi (+GEF’le birlikte) 2004
✓ Türkiye Dirençli Peyzaj Entegrasyon Projesi -TULIP (2021)
✓ Türkiye Deprem, Sel ve Orman Yangınları Acil İmar Projesi (2022)
✓ Yeşil ve Sürdürülebilir Kalkınma İçin Arazi Yönetimi Altyapısı (2023)
vb ormancılığımızı doğrudan ve dolaylı olarak ilgilendiren “projelere” de destek sağladığını anımsata-
yım*
. Peki sağlanmıştır da ne olmuştur? Çok açık: Ülkemiz anlamlılığı, gerekliliği ya da önceliği en
azından tartışılabilir biçimde borçlandırılmış; ormancılığımızın, dolayısıyla orman ekosistemlerimizin
ise, deyim yerindeyse “başı göğe ermiştir” . Yalnızca bir örnek vereyim. Özellikle genç meslektaşlarım bilmiyor, yaşdaşlarımdan da anımsamayanlar olabilir; yeri gelmişken kısaca anımsatayım: Ormancılığımızdaki DB destekli (!) “projelerin” en ünlüsü, 1970’li yıllarda ormancı çalışanların ve meslek örgütlerinin yoğun tepkilerine yol açan ünlü “Antalya Ormancılık Projesi’dir. Hazırlık çalışmaları FAO’nun yönlendirmeleriyle 1961 yılında başlayan ve Birleşmiş Milletler Özel Fonu’nun destekleriyle yürütülen Proje 1969’da tamamlanmıştı. Ancak getirilen öneriler OGM tarafından
uygun bulunmamıştı. FAO’nun ısrarlı davranışları üzerine konu 1971 yılında yeniden gündeme getirilmişti: Önce Orman ve Sanayi Bakanlıklarından uzmanlarla “Antalya Projesi
Grubu”nun oluşturulması öngörülmüş ancak öngörülen tesislerle ilgili yapılabilirlik –“fizibilite”- çözümlemeleri DB’nin baskısıyla yabancı bir kuruluşa yaptırılmıştı. Bu çalışmalar sonrasında “Antalya Kraft Selülozu, Kraft Kâğıdı ve Kereste Fabrikaları Entegre Tesisi Fizibilite Raporu” hazırlanmış; öngörülen tesislerin yapılabilmesi için de 1974 yılında DB ile 40 Milyon ABD Dolarlık bir borçlanma anlaşması yapılmıştı. Ayrıca, Avrupa Yatırım Bankası’nın da Proje için OGM’ye 457 Milyon ABD Doları borç vermesi öngörülmüştü. Öte yandan, “Akdeniz Yöresi Orman Ürünleri Kullanım Projesi” kapsamında yine yabancı uzmanların “yol göstericiliğiyle” Gazipaşa (Antalya) ve Mut (Mersin) “Model Planları” hazırlanmış, 1978 yılında uygulamaya konmuştu. Bu “projeyle” Antalya Orman Bölge Müdürlüğü’nün odunsu orman ürünü hasadının dört yıl içinde 800 bin m3’e çıkarılması, tesisin Antal-
ya’da kurulması öngörülmüştü. Oysa Antalya Orman Bölge Müdürlüğü’nün odunsu ürün hasadı 2012-2017 döneminde bile toplam 780 bin m3 olmuştu.
(İzleyen yıllarda başta orman yangınları olmak üzere çeşitli nedenlerle hızla artırılarak 2021 yılında 2,2
milyon m3’e çıkarılmıştır.) Ancak, başta TMMOB Orman Mühendisleri Odası olmak üzere ormancılık
kamuoyunun yoğun tepkisi üzerine tesisin kuruluş yeri Silifke (Taşucu) olarak değiştirilmişti. Öte yan-
dan, kurulan bu tümleşik tesisin özellikle kereste bölümü üretimi gücünün tümünü kullanamamış, yanı
sıra, yörede yoğun çevre sorunlarına yol açmıştır. Oysa 1970’lerde “projenin” durdurulmasına yönelik
ne denli çaba gösterilmişti**...
* DB, ülkemizde de yalnızca ormancılık değil, onlarca yıldır tüm yaşama alanlarındaki etkinlikler için borç veriyor, kuşkusuz. İşte en son örnek: “Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu son üç hafta içerisinde, Türkiye’nin yeşil dönüşümüne yönelik toplam tutarı 970,09 milyon ABD Doları olan üç ayrı kredi paketine onay verdi. Bankanın onay verdiği en büyük bütçeli proje 450 milyon ABD Doları ile “Türkiye Yeşil Sanayi Projesi” olurken, “Türkiye Su Döngüselliği ve Verimliliği İyileştirme Projesi” için de bankadan 434,7 milyon ABD Doları tutarında kredi sağlanacak. Türkiye “Yeşil ve Sürdürülebilir Kalkınma İçin Arazi Yönetim Altyapısı” projesi için de bankadan 85,44 milyon ABD Doları tutarında kaynak sağlayacak.” (Kaynak: https://yesilekonomi.com/turkiye-970-milyon dolarlik-yesil-kredi-icin-onay-sagladi/; 12 Haziran 2023; Erişim 12 Haziran 2023).
** Bu çabalarımız sırasında değerli meslektaşım Ersen Konur’la birlikte “Dünya Emperyalizminin Türkiye Ormancılığına Etkileri ve Antalya Projesi” başlıklı bir kitapçık da hazırlamıştık. (TMMOB Orman Mühendisleri Odası, 1975 Ankara). Şimdilerde ilgili meslek örgütlerinin, yanı sıra, araştırıcılar ile özellikle orman fakülteli “hocaların”, çevre/doğa korumacıların böylesi “projeler” karşısındaki suskunluğunu açıklayamıyorum. “Komşuda pişer bize de düşer” beklentisi içinde olabilirler mi acaba? Bilmiyorum. Sözüm “meclisten içeri” , ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) “evreninde olduğu gibi böylesi “projelerde” yer almak isteyen paragözler hiç de az değil çünkü.

Bu arada belirteyim: Ormancılığımızın -yalnızca OGM’nin değil !- dış kaynak -borç (kredi), bağış vb-
sağlama açısından “portföyü” –“mezhebi”- oldukça geniş. Örneğin,
✓ Birleşmiş Milletler (UNDP (BM Kalkınma Programı) ile GEF (BM Küresel Çevre Fonu), ILO
(Uluslararası Çalışma Örgütü), FAO (BM Gıda ve Tarım Örgütü), IFAD (Uluslararası Tarımsal
Kalkınma Fonu)
✓ JIKA (Japon Ülkelerarası İşbirliği Ajansı)
✓ Avrupa Birliği (DGECHO (Avrupa Komisyonu Sivil Savunma ve İnsani Yardım Operasyonları
Birimi))
✓ AFD (Fransız Kalkınma Ajansı)
✓ Veeee bir de Ben
Bu “projelerin” ormancılığımıza getirileri, yanı sıra, ormancılığımızdan götürüleri neler oldu acaba; doğrusu çok merak ediyorum. Yürekli bir yurttaşımız, özellikle meslektaşım böyle bir “zahmete” girse ne iyi olur...
***
Kısacası, demem o ki; dış kaynak sağlama alanında ülkemiz de, özellikle emperyalizmin DB örneği
paracı ülkelerarası örgütlerle ilişkilerinde de çoktandır, deyim yerindeyse “yoğurdu üfleyerek yemek”
zorunluluğundadır. Ne yazık ki siyasal iktidarın, bu kapsamda ormancılığımızı yönetenlerin dünyalarında böyle bir zorunluluk “dün” pek yoktu, “bugün” ise hiç yok. Siyasal iktidarın karşıtı kesimler bile ekonomik bunalımdan çıkış için dış kaynak sağlamaktan, bu amaçla yurt dışında “iş tutan” ekonomicilere sarılmaktan başka bir çözüm üretemiyor baksanıza. Böylece tutkuyla sevdiğim “benim yalnız ve güzel ülkemize”, çocuklarımıza, torunlarımıza göz göre göre yazık ediliyor. Peki, ne için; “bugününü” kurtarmaktan başka bir derdi olmayan siyasal iktidar ile bir kaç aymaz –“uyanık” ?- için mi?
• “Genel Müdürlüğümüz Tarihinde Yapılacak Olan En Büyük Bütçeli Dış Kaynaklı Proje !”

Bu tümüyle yanlış, yanıltıcı –“saptırma amaçlı”?- bir söylem; bence şöyle söylenmesi gerekirdi:
“Genel Müdürlüğümüz tarihinde yapılacak olan en büyük borçlanmalı proje !”
“Tanrı aşkına”, bu sizce de övünülecek bir durum mudur?
Efendim, OGM’nin web sitesinde 24 Nisan 2023 günü “İklime Dirençli Ormancılık Projesi (İDOP) Görüşlerinizi Bekliyor!” başlıklı şu duyuruya yer verilmişti:
“Orman yangınları öncesi ve yangın anındaki ulusal ve uluslararası koordinasyon sisteminin arttırılması, geliştirilmesi ile başlamak üzere teknik kapasitenin arttırılması, ulusal ve uluslararası eğitim çalışmaları, yanan veya tehlike arz eden yerlerde yeni karbon yutakları ve diğer ortak faydalar oluşturmak için geleceğe uyarlanmış yangına dirençli örnek peyzaj restorasyonu çalışmaları yapılması orman karbon izleme, raporlama ve doğrulama kapasitesini arttırmak amacıyla Genel Müdürlüğümüz tarafından "İklime Dirençli Ormancılık Projesi (İDOP)" yapılması uygun görülmüştür.
2024 yılının Ocak ayı itibariyle faaliyete geçecek proje 5 yıl sürecek olup toplam bütçesi 400 milyon dolardır. Bu proje kapsamında yangına 1. derecede hassas alanları barındıran Adana, Antalya, Balıkesir,
Çanakkale, Hatay, İzmir, Kahramanmaraş, Mersin ve Muğla Orman Bölge Müdürlüklerinde iklim değişikliğinin neden olduğu olumsuz etkilere karşı önlem alınabilmesi açısından artan felaketlerin nasıl yönetileceği ve bunlarla ilişkili risklerle nasıl başa çıkılacağı, arazi, biyolojik çeşitlilik ve ormanların en iyi şekilde nasıl yönetileceği ve planlanacağı bununla beraber orman yangınları öncesi ve yangın anındaki ulusal ve uluslararası koordinasyon sisteminin artırılması, geliştirilmesi ile teknik kapasitenin artırılması, ulusal ve uluslararası eğitim çalışmaları ve yangın sonrasında yapılacak iyileştirme çalışmaları gibi çeşitli çalışmalar yapılacaktır.” Belirtildiğine göre alınacak 400 milyon Doların “borçlusu” Türkiye Hükümeti adına OGM’dir.
* Hemen söyleyeyim bu kapsamda sunacağım “projeyle” ilgili bilgilere siz de OGM’nin
✓ https://www.ogm.gov.tr/tr/haberler/i%CC%87kli%CC%87me-di%CC%87rencli%CC%87-ormancilik- projesi%CC%87-(i%CC%87dop)-gorusleri%CC%87ni%CC%87zi%CC%87-bekli%CC%87yor-1; (24 Nisan 2023)
✓ https://www.ogm.gov.tr/tr/haberler/genel-mudurlugumuz-tarihinde-yapilacak-olan-en-buyuk-butceli-dis kaynakli-proje-i%CC%87cin-i%CC%87mzalar-atildi; (21 Mayıs 2023) ile
✓ https://www.idop.com.tr/ adreslerinden ulaşabilirsiniz –“ulaşabilirdiniz” mi deseydim acaba?- Şansınız açık olsun

Öte yandan, söz konusu duyuruda bir de şu açıklamalar yapılmıştı:
“Bu kapsamda; Dünya Bankası yetkililerinin 10-14 Nisan 2023 tarihleri arasında Genel Müdürlüğümüze yapmış oldukları misyon ziyaretinde; genel bütçe ile Proje için hazırlanmış olan ve aşağıda hazırlanma amaçları belirtilmiş olan Çevresel ve Sosyal Yönetim Çerçevesi (ÇSYÇ), İşgücü Yönetimi Prosedürleri (İYP) ve Paydaş Katılım Planı (PKP) belgeleri incelenmiş olup bu belgelerin son taslak hali oluşturulmuştur.
• ÇSYÇ'nin amacı (i) çevresel ve sosyal riskleri ve etkileri değerlendirmek için ilkeleri, kuralları, yönergeleri ve prosedürleri belirlemek, (ii) olumsuz riskleri ve etkileri azaltmak, hafifletmek, ve/veya
dengelemek, bu tür önlemlerin maliyetlerini tahmin etmek ve bütçelemek, (iii) çevresel ve sosyal
riskleri ve etkileri yönetme kapasitesi de dahil olmak üzere, proje risklerini ve etkilerini ele almaktan sorumlu kurum veya kurumlar hakkında bilgi sağlamak ve (iv) bölgenin potansiyel çevresel
ve sosyal hassasiyetleri de dahil olmak üzere, alt projelerin gerçekleştirilmesinin beklendiği alanlar hakkında yeterli bilgiyi sunmaktır.
• İYP'nin amacı (i) projede yer alması muhtemel proje çalışan kategorilerini belirlemek ve (ii) bu
proje çalışanları için geçerli olan Dünya bankasının Çevresel ve Sosyal Standartlarının (ÇSS)
gerekliliklerini karşılamak için önlemler ortaya koymaktır.
• PKP'nin amacı (i) Dünya Bankası ile OGM arasında mutabakata varıldığı şekilde, projeden etkilenen taraflar ve diğer ilgili taraflar arasında ayrım yaparak, ve korunmasız/dezavantajlı bireylere/gruplara özel önem vererek projenin yaşam döngüsü boyunca paydaş katılımlarının zamanlaması ve yöntemlerini açıklamak, (ii) projeden etkilenen taraflara ve diğer ilgili taraflara iletilecek
bilgilerin aralığı ve zamanlaması ile onlardan talep edilecek bilgilerin türünü belirtmek, (iii) paydaş
katılımının önündeki engelleri kaldırmak için kullanılacak önlemleri ve farklı şekilde etkilenen
grupların görüşlerinin nasıl alınacağı konusunda yöntemler önermek, (iv) Proje aktivitelerine yönelik şikayetleri ve önerileri zamanında almak ve bunlara göre hareket etmek ve çözümü kolaylaştırmak için şikayet mekanizmasının kurulması ile ilgili ilkeleri belirlemek ve (v) paydaş katılım
faaliyetlerinin uygulanması ve izlenmesine yönelik roller ve sorumlulukları açıklamaktır.
Bu belgelerin ve Proje süresince hazırlanacak olan diğer proje belgelerinin, ihale duyurularının, Proje
ile ilgili güncel haberlerin ve duyuruların yayınlanması amacı ile www.idop.com.tr adresinde Projenin
web sitesi hazırlanmıştır.”
“Projenin”, OGM ile Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü’nün önceki genel müdür yardımcılarından Sayın İsmail Belen’in yaptığı açıklamada da sergilenen bence çok ilginç bir tarihçesi var
(Ek 1). “OGM tarihinin yapılacak olan en büyük bütçeli dış kaynaklı” olduğu söylenen bir “projenin” böy-
lesine rastlantısal ilişkilerle gündeme alınması, ağırlıkla DB gibi bir kuruluşun yönlendirmesiyle biçimlendirilip uygulanacak olmasını artık hiç yadırgamıyor ama ormancılığımızın bu duruma düşürülmesine, açıkça söylüyorum; çok üzülüyorum.

Sorular sorular sorular...
Henüz “işin” başlangıcındayken sormak, soruşturmak gerekiyor. Söz konusu olan ülkemizin, daha doğrusu bir söyleyişle benim, sizin, çocuklarımızın, torunlarımızın borçlandırılması; yalnızca borçlanmaya imza atan Orman Genel Müdürü’nün değil çünkü. Tüm aramalarıma karşın “projenin” ayrıntılı içeriği, özellikle de borçlanma koşulları ile ilgili bilgilere ulaşamadım. Bu nedenle sorularımın içime sindiğini söyleyemiyorum ne yazık ki. Yine de belki çok daha anlamlı sorgulamalara yol açabilir umuduyla aşağıda bilginize sunuyorum; bakarsınız birileri dert edinir. “- Peki, muhatabın kim?” mi dediniz; Selçuk Tepeli’nin söylemiyle söylersem , “hiç kimse”; gerçekten de “hiç kimse” !
***
Bir: Çok ilginç: OGM’nin duyurularında “projenin” adı “İklime Dirençli Ormancılık” olarak geçiyor ! Çok şaşırdım, yanı sıra, kaygılandım: Adındaki saçmalığı - ne demek “iklime dirençli”- bir yana bırakarak söylüyorum: Böylesi başlık bana “projenin” amacının, yürürlükteki ormancılık düzeninde köktenci değişikliklerin yapılabileceğini düşündürdü. Şaşırdım çünkü ne siyasal iktidar böylesine yağmacı ormancılık düzeninden vazgeçebilir ne de OGM yöneticilerinin kendileri açısından da “belalı” olabilecek böylesi çabalara girebilecek istençleri –“iradeleri”- ve becerileri vardı. Kaygılandım çünkü ormancılığımızda “evdeki bulgurdan olma” olasılığı da vardı. Kaldı ki, deyim yerindeyse, “günahlarını almayayım” ama DB de böyle bir şey istemezdi. Bu nedenle dert edinip önce DB’nin web sitesini inceledim; ne gördüm dersiniz, “projenin” özgün adı “Türkiye İklime Dayanıklı Ormanlar Projesi” (Türkiye Climate Resilient Forests Project)

ve “projenin geliştirme hedefi” ise “...entegre yangın yönetimi için kurumsal kapasiteyi güçlendirmek, ormanların ve insanların Türkiye'nin hedeflenen bölgelerindeki orman yangınlarına karşı dayanıklılığını artırmak ve bir acil Durum durumunda derhal ve etkili bir şekilde müdahale etmek...” değil miymiş...* Kaldı ki, bu çabaya girmem de gereksizmiş; OGM’nin gerek “görüş” ve “öneri” beklediği ÇSYÇ, İYP ile PKP gerekse nedense “görüş” ve öneri beklemediği ÇSTP’nin de (Çevresel ve Sosyal Taahhüt Planı) başlıklarında hep “Türkiye İklime Dayanıklı Ormanlar Projesi” adı geçiyor. Oysa, Tarım ve Orman Bakanı Yardımcısı imzasıyla Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na gönderilen 27 Aralık 2021 tarihli yazıdan anlaşılabileceği gibi, “projenin” ağırlıklı –“temel”?- amacı, OGM’nin orman yangınlarının öncesi ve sonrasında yapılması gerekenler yönünden yetkinliğinin artırılmasıdır (Ek 1). Bu arada belirteyim: Orman yangınları söz konusu olduğunda akla hemen hemen yalnızca OGM geliyor olsa da “ormancılık” yalnızca OGM’nin etkinliklerinden oluşmuyor ki... Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından özellikle “orman” sayılan yerlerde, orman ekosistemlerinde yürütülen etkinliklerin de ormancılık kapsamında değerlendirilmesi gerekiyor bence. Neyse...
Soru: “Projenin” adı nedir?
***
İki: OGM’nin duyurularındaki açıklamalara bakılırsa “9 Orman Bölge Müdürlüğü (Adana, Antalya, Balıkesir, Çanakkale, Hatay, İzmir, Kahramanmaraş, Mersin ve Muğla Orman Bölge Müdürlükleri) ve 14 ilimizi (Adana, Antalya, Aydın, Balıkesir, Çanakkale, Gaziantep, Hatay, İzmir, Kahramanmaraş, Kilis, Manisa, Mersin, Muğla ve Osmaniye) kapsayan İDOP, 400 milyon dolar bütçesi ile Genel Müdürlüğümüz tarihinde yapılan en büyük dış kaynaklı proje olacaktır.”
İnceledim: Gerçekten de, OGM’nin geçmişte dış kaynaklı parasal maliyeti bu denli yüksek bir “projesi”
olmamış. 14 Haziran 2023 gününün döviz kuruyla 9,4 milyar TL ! Oysa OGM 2022 yılında, %65,2’si
(30,9 milyar TL) “döner sermaye”, %19,8’ “Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’yla ayrılan ödenek” ve
%15’i “öz gelirler” olmak üzere toplam 47,4 milyar TL harcayabilmiştir.
**
Soru: OGM bu bütçe olanaklarına sahipken ama ülkemiz de büyük dış borç altındayken ve bütçe açığı her yıl daha da artarken 400 milyon “dolarcık” bir borçlanmaya neden gerek duymuştur? Ancak, yanıtlanması gereken başka bir soru daha var: İDOP, ormancılığımızın hangi gereksinmenin ürünüdür?
***
Üç: OGM’nin 24 Nisan 2023 duyurusunda denmişti ki;
“Proje hakkındaki tüm görüş ve önerilerinizi info@idop.com.tr adresinden iletebilirsiniz. Ayrıca, sitede yayınlanmakta olan Çevresel ve Sosyal Yönetim Çerçevesi (ÇSYÇ), İşgücü Yönetimi Prosedürleri (İYP) ve Paydaş Katılım Planı (PKP) hakkındaki görüş ve önerilerinizi iletmeniz durumunda, bu belgelerin nihai halinde iletmiş olduğunuz görüş ve önerilerinize de yer verilecektir.”
Ne güzel, değil mi? Görünüşe bakılırsa, her etkinliğini “katılımcı” ve “demokratik” bir düzen içinde tasarlayıp planlayan OGM, bu geleneğini (!) “projede” de sürdürmüştür. Ancak, bu çağrının üzerinden bir ay bile geçmeden, OGM’nin web sitesinde 21 Mayıs 2023 günü yer verilen ikinci duyuruda açıklandığına göre “2022 yılının son çeyreği itibariyle hazırlıklarına başlanan proje, 10-12 Mayıs 2023 tarihleri arasında Hazine ve Maliye Bakanlığı koordinasyonunda gerçekleşen ikraz antlaşması müzakere sürecini müteakip 18.05.2023 tarihi itibariyle imzalanmıştır.”

Şimdi; borçlanma görüşmeleri –“müzakereleri”- 10-12 Mayıs 2023 günlerinde yapıldığına göre, beklenen “görüş” ve önerilerin” belirtilen e-posta adresine onbeş gün içinde (24 Nisan-9 Mayıs 2023) arasında iletilmesi gerekiyordu (!). Sanıyorum OGM’ye “yağmur gibi” görüş ve öneri gelmiştir

* Kaynak: https://projects.worldbank.org/en/projects-operations/project-detail/P179345; Erişim 6 Haziran 2023.

** Orman Genel Müdürlüğü 2022 Yılı İdare Faaliyet Raporu, Şubat 2023, Ankara, Sayfa 16-17


Bu bağlamda duyuruda belirtilen https://www.idop.com.tr/ adresine girmenizi öneriyorum. İlk anda karşınıza şu görsel çıkıyor:

Bu görseldeki belgeleri incelediğinizde OGM’nin 24 Nisan 2023 tarihli duyurusunda özetlenerek yer verilen ÇSYÇ, İYP ile PKP’nin son derece ayrıntılı biçimde hazırlanmış olduğunu görüyorsunuz. Sözüm ona “taslak” olarak verilen bu belgelere ve özellikle de üzerlerindeki tarihlere bakar mısınız:


ÇSYÇ : 29 Mart 2023,

İYP : 8 Nisan 2023,

PKP : 8 Nisan 2023 !


Öyle anlaşılıyor ki, “proje” ile ilgili işlemlerin bir an önce bitirilmesi için özel bir çaba gösterilmiştir; bence çok acele edilmiş. Ancak bu sürece katılanlara, özellikle de karar verici konumundakilere Kaşgarlı Mahmud’un şu özlü sözünü anımsatmak isterim: “Aceleci sinek, süte düşer !” Bence “düşmüştür”! Bunu anlayabilmek için özellikle artık kesinleşmiş olan ÇSTP’ye de (“Çevresel ve Sosyal Taahhüt Planı”) bir göz atmanızı öneriyorum.

Soru: “Projenin” hazırlık ve onay sürecinde neden bu denli acele edilmiştir; deyim yerindeyse “alıp da gaçan mı var?”

Soru: Beklendiği duyurulan “görüş” ve “öneriler” son derece kısıtlı bir süre içinde ne denli gelmiş; gelebilenler ne denli dikkate alınmıştır?

Soru: Bu denli önemsenen ve OGM tarihinin en büyük borçlanmasına yol açan “projenin” ötekilerinden çok daha önemi taşıyan ÇSTP (“Çevresel ve Sosyal Taahhüt Planı”) başlıklı belge henüz taslak aşamasındayken de olsa neden tartışmaya açılmamıştır?

***


Dört: ÇSTP’de belirtildiğine göre “..., burada belirtilen hususlarla sınırlı olmamak kaydıyla, uygulanabildiği ölçüde, eylemler ve tedbirlere ilişkin takvimler, kurumsal düzenlemeler, personel, eğitim, izleme ve raporlama düzenlemeleri ile şikâyet yönetimi de dâhil olmak üzere, Borçlananın hayata geçireceği veya geçirilmesini sağlayacağı somut tedbir ve eylemler yer almaktadır.” Bunların kimilerini kısaltarak aktarıyorum:

“Çevre ve Sosyal Taahhüt Planı’nın (ÇSTP) uygulanması, ÇSTP kapsamında gerekli olan Çevresel ve Sosyal (Ç&S) araçların hazırlanma ve uygulanma durumları, paydaş katılım faaliyetleri ve şikâyet mekanizmasının/ mekanizmalarının işleyişi de dâhil olmak ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere, Projenin çevresel, sosyal, sağlık ve güvenlik (ÇSSG) performansı hakkında düzenli izleme raporları hazırlanacak ve Banka’ya sunulacaktır. “Proje ile ilgili olarak, cinsel sömürü ve istismar (CSİ), cinsel taciz (CT) vakaları ile ölüm, ciddi veya çoklu yaralanma ile sonuçlanan kazalar da [varsa operasyonun türüne uygun diğer olay ve kaza örneklerini belirtiniz] dâhil olmak üzere; çevre, etkilenen topluluklar, halk veya işçiler üzerinde ciddi bir olumsuz etkiye neden olan veya olabilecek herhangi bir olay veya kaza ivedilikle Banka'ya bildirilecektir.”

“Projenin ÇSGS riskleri ve etkilerinin yönetimini desteklemek amacıyla, nitelikli personel ve kaynaklardan faydalanmak suretiyle, bir İş Sağlığı ve Güveliği konusunda deneyimi olan Çevre Uzmanı ve bir Sosyal Uzmanının yer alacağı bir Proje Uygulama Birimi (PUB) kurulacak ve idame ettirilecektir.”

“PUB’de yer alması gereken çevresel ve sosyal uzmanların niteliklerine ilişkin ayrıntılar da dâhil olmak  üzere, şekil ve içerik bakımından Banka için kabul edilebilir olan Proje Operasyon Rehberi (POR) hazırlanacak ve Proje uygulama dönemi boyunca bu rehberden faydalanılacaktır.”

“Diğerlerinin yanı sıra, çalışma koşulları, işçi ilişkilerinin yönetimi, iş sağlığı ve güvenliği (kişisel koruyucu ekipman ve acil durum hazırlığı ve müdahalesi dâhil), davranış kuralları (CSİ ve CT ile ilgili olanlar dâhil), zorla çalıştırma, çocuk işçiliği, Proje işçileri için şikâyet düzenlemeleri ve yükleniciler, alt yükleniciler ve denetleyici firmalar için geçerli gereklilikler de dâhil olmak üzere Proje için hazırlanan İşgücü Yönetimi Usulleri (İYU) kabul edilecek ve uygulanacaktır.”

“Proje kapsamında ve ÇSS10’a uygun şekilde hazırlanan Paydaş Katılım Planı (PKP), paydaşlara zamanında, güncel, anlaşılabilir ve erişilebilir bilgilerin sunulmasına ve kültürel açıdan uygun, manipülasyon, müdahale, zorlama, ayrımcılık ve baskıdan ari bir danışma süreci kapsamında paydaşların görüşlerine başvurulmasına yönelik tedbirleri de içerecek şekilde kabul edilecek ve uygulanacaktır.”

“... isimsiz olarak bildirilenler de dâhil olmak üzere, Proje ile ilgili endişe ve şikâyetlerin kültürel olarak uygun ve Projeden etkilenen bütün tarafların kolayca erişebileceği şekilde, şeffaf, hızlı ve etkili bir biçimde alınması ve çözümlenmesini kolaylaştırmak amacıyla, erişilebilir bir şikâyet mekanizması kurulacak, duyurulacak, idame ettirilecek ve işletilecektir; söz konusu mekanizmadan faydalanmak için herhangi bir bedel talep edilmeyecek ve şikâyette bulunan kişinin cezalandırılmasın önlenecektir.”

“ÇSYÇ doğrultusunda, PUB çalışanları, paydaşlar ve Proje çalışanlarına aşağıda belirtilen konularda eğitimler verilecektir: • Dünya Bankası Çevresel ve Sosyal Çerçevesi • Çevresel ve sosyal hususlara ilişkin ulusal mevzuat • ÇSYÇ, İYU, PKP gibi projeye özgü araçlar • Çevresel ve sosyal değerlendirme çalışmaları ile proje ve alt projeye özgü Ç&S araçların hazırlanması ve uygulanması • Projenin Ç&S unsurlarının izlenmesi ve raporlanması • Paydaşlara yönelik haritalandırma ve katılım teşvik çalışmaları • Çevresel ve sosyal değerlendirmenin belli başlı unsurları • Toplum sağlığı ve güvenliği (CSİ/CT ve Covid-19 önleme tedbirleri dâhil) • Davranış kuralları • Gerekli görülen diğer konular.”

ÇSTP’nin, bir anlamda, DB’nin geleneğine uygun olarak “parayı veren düdüğü çalacaktır”’ yaklaşımıyla hazırlandığı söylenebilir. Ben bunları “usuldendir” denilip geçilebilecek türden yükümlülükler olmadığını düşünüyorum.

Soru: ÇTSP OGM’de, özellikle de “proje” kapsamındaki orman bölge müdürlüklerinde ikili bir yönetim anlayışına yol açmayacak mıdır; bu kapsamda çalışanlar arasında yapay katmanlaşmalar -haklar ve yetkiler yönünden farklı statüler- ile çatışmalı ilişkiler vb olumsuzluklar gündeme gelmeyecek midir?

Soru: “Yükleniciler ve denetleyici firmalar...”, “danışmanlıklar” vb söylemlerinden anlaşılması gereken “proje” kapsamındaki iş ve işlemlerden en azından kimileri hizmet satın alma yoluyla mı yürütülecektir; yürütülecekse eğer bunlar hangi iş ve işlemlerdir?


***

Beş: Bu bağlamda ne denli önemli kestiremiyorum (!): OGM’nin 21 Mayıs 2023 tarihli ikinci duyurusunda, ilk duyurudan farklı olarak; “yeni karbon yutakları ... oluşturmak” amacına yer verilmemiş; “geleceğe uyarlanmış yangına dirençli örnek peyzaj restorasyonu çalışmaları yapılması” amacı “geleceğe uyarlanmış örnek peyzaj restorasyonu çalışmaları yapılması” olarak düzenlenmiş;

“Genel Müdürlüğümüz tarafından "İklime Dirençli Ormancılık Projesi (İDOP)" yapılması” açıklaması “Genel Müdürlüğümüz ve Dünya Bankası arasında... yapılması” olarak değiştirilmiş; “iklim değişikliğinin neden olduğu olumsuz etkilere karşı önlem alınabilmesi açısından artan felaketlerin nasıl yönetileceği ve bunlarla ilişkili risklerle nasıl başa çıkılacağı, arazi, biyolojik çeşitlilik ve ormanların en iyi şekilde nasıl yönetileceği ve planlanacağı bununla beraber orman yangınları öncesi ve yangın anındaki ulusal ve uluslararası koordinasyon sisteminin artırılması, geliştirilmesi ile teknik kapasitenin artırılması, ulusal ve uluslararası eğitim çalışmaları ve yangın sonrasında yapılacak iyileştirme çalışmaları gibi çeşitli çalışmalar yapılacaktır.” açıklamasına yer verilmemiştir.”

Soru: Bir yazım yanlışlığı söz konusu değilse eğer bu değişiklikler neden yapılmıştır?


**

Altı: Gezegenimizin iklimlerinde yaşamsal önemde değişikliklerin olduğu konusunda dünyada geniş bir görüş birliği oluşmuştur. Bense bu değişikliklerin ne nedenlerinin ne niteliği ne şiddeti ile hızının ne de sonuçlarının ekolojik, toplumsal ve kültürel yönlerden küresel olduğunu düşünüyorum. Dahası, ben “küresel” yakıştırmasının, emperyalist ülkeler ile güdümlerindeki ülkelerarası kuruluşların bilerek geliştirdikleri son derece yanıltıcı bir söylem olduğu; bir tür “günah keçisi” işlevini gördüğü kanısındayım.

Kolaycı, sorumluluktan kaçan siyasal iktidarlar, özellikle kamu kurum ve kuruluş yöneticileri beceriksizliklerini, aymazlıklarını bu “keçinin” ardına saklanarak gözlerden kaçırmaya çabalıyor çünkü. Öyle anlaşılıyor ki OGM de

✓ bir yandan 2021 yılında özellikle Akdeniz Bölgesi’nde çıkan orman yangınlarını olağanüstü boyutlarda ekolojik, ekonomik ve toplumsal yıkımlara yol açmadan söndürmedeki başarısızlığını gözlerden kaçırmaya,

✓ bir yandan da söz konusu “iklim değişikliği” olgusunu kendince “fırsata dönüştürmeye”çabalıyor.

Soru: OGM, olası “iklim değişikliklerinin” orman ekosistemlerini, dolayısıyla da ormancılık düzeni ile ormancılık çalışmalarını nasıl ve ne denli etkileyebileceğini yerel düzeyde ve orman ekosistemleri tipleri özelinde ayrıntılı olarak belirlemiş midir?*

Soru: OGM, Önceki yıllardaki sayıda yangın çıkmış olmasına karşın orman yangınlarının 2021 yılında neden bu denli büyük yıkımlara yol açtığını tüm boyutlarıyla belirleyebilmiş midir?

Soru: Belirlediği nedenlerin ortadan kaldırılması ya da en aza indirilmesine yönelik bir strateji geliştirmiş; tümleşik bir planlama yapıp projeler hazırlamış, bu plan ve projelerin yaşama geçirilmesi için gerekli kaynağı tüm bileşenleriyle ortaya koymuş mudur?

Soru: OGM, gerekli kaynağın DB’ye borçlanmadan karşılayabilme çabasına girmiş midir?

Soru: “Proje” kapsamında öngörülen çalışmalar borçlanmayı gerektirebilecek denli önemliyse,DB borç vermeseydi ne olacaktı; çalışmalar yapılmayacak ya da yapılamayacak mıydı?

***

“Sonuç?” mu dediniz; peki, onu da söyleyeyim...Ülkemizde ne “iklim değişikliği” olgusunun ne de orman yangınlarının gerektiğince ciddiye alındığını düşünüyorum; alınmıyor bence. Alınmış olsaydı eğer tüm yaşama alanları ile biçimlerinde, egemen değer yargılarında köktenci değişikliklerin yapılmasını hedefleyen demokratik, çok boyutlu planlar ile projeler hazırlanır ve uygulanmasına yönelik kararlı ve etkin çabalara girilirdi. Siyasal iktidar bir yana karşıtlarının bile böyle bir yönelimleri, çabaları yok. Varsa yoksa bunca deneyime, yaşananlara karşın tekil, yerel, güncel sorunlara odaklanmak, yakınmak, öfkelenmek... Kısacası, “danaların kesilmesine katlanamamak ama pirzola yemekten de vazgeçmemek”... Bakınız, ülkemizde geniş “katılmalı”, çoğunlukla da ülkelerarası yükümlülükleri gereği ve yönlendirmelerle, kimilerindeyse dış parasal ve “uzman” destekleriyle hazırlanan, örneğin

✓ UNDP-GEF desteğiyle yedincisi hazırlanmış olan “Türkiye’nin Ulusal Bildirimi” (2018)

✓ Türkiye Cumhuriyeti İklim Değişikliği Eylem Planı (2011-2023)

✓ Türkiye’nin İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı (2011–2023)

✓ OGM’nin AFD (Fransız Kalkınma Ajansı) ile ONF’nin (Fransa Ulusal Orman Ajansı) desteğiyle hazırladığı “Ormancılıkta İklim Değişikliğine Uyum Stratejik Planı” (2020)

✓ Ulusal Havza Rehabilitasyonu Stratejisi (2023-2033) ile

✓ Birleşmiş Milletler On Yıllık Ekosistem Restorasyon Eylem Planı (2021-2030)

* Belirlediğine ilişkin herhangi bir belirti, gösterge bulunmuyor. Sözgelimi, ormancılık araştırma enstitülerinin çalışma izlencelerinde bile Akdeniz Bölgesi’ndeki 2021 yılında orman yangınları özelinde gündeme alınmış bir tek araştırma bulunmuyor. OGM’nin 2021 yılındaki orman yangınlarının hemen ardından, 15 Ekim 2021 tarihinde gerçekleştirdiği “İklim Değişikliği Sürecinde Orman Yangınları Çalıştayı” ise bir anlamda “suçluluk telaşıyla” görüntüyü kurtarmak amacıyla düzenlediğini düşünüyorum. Çalıştayda sonuç bildirgesinde yer verilen kararlar/görüş ve önerileri de bu gerçeği ortaya koyuyor bence. Yine de bu soruyu, gözümden kaçma olasılığı nedeniyle sorma gereği duydum

vb belgeler şimdilerde kimlerin umurunda? Herhangi bir yaptırım gücü bulunmayan böylesi belgelerde yer verilen stratejiler, politikalar, eylemlerin ülkesel ve bölgesel, yanı sıra, sektörel politikalar ve varsa gelişme planları üzerinde ne denli yönlendirici olabilmiştir; deyim yerindeyse “kenar süsü olmaktan öteye bir işlevi görebilmiş midir? Sözgelimi, belki biliyorsunuzdur: Şimdilerde On ikinci Kalkınma Planı (2024-2028) ile OGM Stratejik Planı’nın (2024-2023) hazırlık çalışmaları yürütülüyor. Tüm bu belgeler ile, örneğin

✓ Türkiye Ulusal Ormancılık Programı (2004-2023),

✓ 2013 yılından bu yana hazırlanan dört Orman Genel Müdürlüğü Stratejik Planı (2010-2014,

2013-2017, 2017-2021, 2019-2023),

✓ OGM’nin yıllık “performans programları”,

✓ onlarca “eylem planı”arasında herhangi işlevsel bir ilişki kurulmuş mudur? Ben söyleyeyim: Hayır; hemen hemen hiç kurulmamıştır ! Bırakın ilişki kurulmasını kaç kişinin, ilgili yöneticinin bu belgelerden haberi var; çok merak ediyorum doğrusu ?

İDOP, ülke genelinde olduğu gibi ormancılığımızda da yaşanan başıbozukluk, rastlantısallık içinde gündeme getirilmiştir. Belirtildiğine göre (Ek 1), 2016 yılında ülkemizin de taraf olduğu Paris Anlaşması uyarınca oluşturulan parasal “fonlardan” yararlanma çabasının ürünü olarak aceleyle hazırlanıp gündeme getirilmiş bir “çakma projedir”. Doğrudan ve dolaylı olarak ilgili belgelerde ve açıklamalarda İDOP’un yukarıda örneklediğim belgelerle ilişkilendirildiğine herhangi bir bilgiye en azından ben rastlayamadım. Gerçekten de yoksa eğer, bu yoksunluğun giderilebilmesi için İDOP en azından bundan sonra;

✓ Ulusal Havza Rehabilitasyonu (Restorasyonu) Stratejisi (2023-2033)

✓ Birleşmiş Milletler On Yıllık Ekosistem Restorasyon Eylem Planı (2021-2030) ile

✓ hazırlanmakta olan

o Onikinci Kalkınma Planı,

o OGM Stratejik Planı ve

o İklim Değişikliği Eylem Planı (2023-2030)

ile ilişkilendirilmelidir. Öte yandan, bilindiği gibi, ülkemizde OGM’nin kuruluş yapısında dokuzu bölgesel, üçü ülke genelinde konu odaklı etkinliklerde bulunan on iki ormancılık araştırma enstitüsü (OAE) bulunuyor. İlgili Genel Müdür, en son 13-16 Haziran 2023 günlerinde gerçekleştirilen “2022 yılında sonuçlanan ve ara sonucu alınan araştırma projelerinin tanıtım” toplantısında 

“Dünya ölçeğinde ormancılık araştırmalarına olan ihtiyaç giderek artmakta, aynı zamanda çeşitlenmekte ve karmaşıklaşmaktadır. Bilim ve teknolojide ilerleme durumu ile ülkelerin kalkınma düzeyleri arasında güçlü bir ilişki olduğu ve yeniliklerin 21. yüzyıl ekonomilerinin motoru olacağı da açıktır.” demiş . Söylenenlerden çok yapılanlar ile hiç ya da gerektiğince yapılmayanlara önem verenlerdenseniz, size bir şey söyleyeyim: Ülkemizde neredeyse yüz yıldır, kurumsallaşmış olarak da yetmiş yılı aşkın bir süredir ormancılık araştırmaları yapılıyor. Ne var ki sonuçlandırılan yüzlerce araştırmanın çok azı, onlar da çoğunlukla rastlantısal olarak uygulamaya aktarılmıştır ! Açıktır ki bu, daha çok uygulama araştırma ilişkisinin gerektiğince etkili biçimde kurulamamış olmasından; ek olarak, ülke genelinde olduğu gibi ormancılığımızda da uygulamacıların araştırmaya gereksinme duymamalarından kaynaklanan bir olumsuzluktur. Açıklamalara bakılırsa bu olumsuzluğun İDOP’un hazırlık sürecinde de yaşandığı anlaşılıyor. Örneğin; OGM’nin anılan toplantısında sonuçları ile ara sonuçları görüşülen toplam 28 araştırma projesi arasında ne orman yangınları ne de iklim değişikliğiyle ilgili bir tek araştırma bulunuyor ** Buna karşılık, 2022 yılı sonunda OAE’lerde “sonuçlanan”, “devam eden”, “yeni önerilen” toplam 209 “proje” arasında “iklim değişikliği” ve “orman yangınlarıyla” ilgili yalnızca şu araştırma projeleri vardı:

*

Kaynak: “Araştırma Enstitüsü Proje Tanıtım Toplantısı Yapıldı”, https://www.ogm.gov.tr/tr/haberler/arastirma-enstitusu-proje-tanitim-toplantisi-yapildi, 13 Haziran 2023, Erişim 15 Haziran 2023)

** Ormancılık Araştırma Bülteni 2023, Dış İlişkiler, Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı, (Kaynak: file:///C:/Users/hp/Downloads/B%C3%BClten%20Kitap%202023.pdf)

i) İklim değişikliği:

“İklim Değişikliğinin Ankara Orman Bölge Müdürlüğündeki Bazı Ağaç Türlerinin Yayılışına Etkilerinin Tahmini”, (İç Anadolu Ormancılık Araştırma Enstitüsü; sonuçlandırılmış)

“Antalya Bölgesi Orman Ekosistemlerinde Yangın Rejiminin Sınıflandırılması ve İklim Değişim Senaryolarına Göre Modellenmesi”, (Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Enstitüsü; devam ediyor)

ii) Orman yangınları:

“Kızılçam Ormanlarında Yangın Sonrası Erozyon ile Taşınan Toprak Miktarının Belirlenmesi -Antalya

Orman Bölge Müdürlüğü Örneği-, (Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Enstitüsü; devam ediyor)

“Serik -Taşağıl Orman Yangınları Sonrasında Vejetasyon Yapısında Meydana Gelen Değişimin Belirlenmesi”, (Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Enstitüsü; devam ediyor)

“Akdeniz Kızılçam Ekosistemlerinin Yangın Sonrası Yeniden Yapılanma Sürecinin İzlenmesi”, (OrmanToprak ve Ekoloji Araştırmaları Enstitüsü; yeni öneri)

Kısacası demem o ki; İDOP’uni tüm aşamalarında OAE’lerdeki uzmanlardan yararlanılmalı; yerli ve yabancı piyasalardan “hizmet satın alımı” kural olmaktan çıkarılmalıdır. Karşıtı durumunda hem yetkin çalışmaların yapılması rastlantılara kalacak hem ilişkisel kirlenmeler gündeme gelebilecek hem de yandaş kayırmaları yapılabilecektir.

***

En azından şimdilik (!) “Sonuç” olarak demem o ki, kısa adı İDOP olan “İklime Dirençli Ormancılık Projesi”,

✓ parasal yokluk içinde kıvranan ülkemizi deyimin tam anlamıyla “durup dururken”, üstelik de DB gibi bir kuruluşa 400 milyon Dolar borçlandıran,

✓ OGM’nin kısıtlı kaynaklarının kullanılmasını da gerektirecek,

✓ 9 orman bölge müdürlüğünde de -14 ilde- olsa ormancılık önceliklerini değiştirebilecek,

✓ gerekliliği ormancılık kamuoyunda bile hiç tartışılmayan,

✓ “uyanıkça” bireysel girişimlerle hazırlanmış ve kotarılmış,

✓ olası getirileri “projeyi” hazırlayanlar ve özellikle de Orman Genel Müdürü’nün siyasal iktidardan “kocaman bir aferin” alması, yandaş birkaç kişinin “nemalanması” dışında ormancılığımıza getirisi sınırlı olacak,

✓ çoğunlukla orman ekosistemi yönünden varsıl “az gelişmiş” sayılan ülkeler için geliştirilen tipik bir “Dünya Bankası projesidir”. Bu gerçeklerden hareketle, İDOP kapsamında yürütülecek tüm etkinlikler, başta Türkiye Ormancılar Derneği olmak üzere ilgili kamusalcı memur sendikaları, orman fakülteleri ve ormancılık araştırma enstitülerindeki ilgili uzmanlar, doğa/orman korumacısı gönüllü kişi ve kuruluşlarca yakından izlenmeli; gelişmeler kamuoyuyla paylaşılmalı, gündeme gelebilecek yanlış, eksik etkinlikler özelinde seçenek yaklaşım ve öneriler geliştirilerek ilgili birimlere iletilmelidir. (Washington’da Olimpik Ulusal Parkı’nda Kalaloch Plajı’ndan (Yöre halkı tarafından “Hayat Ağacı” olarak anılıyor. (Kaynak https://www.dreamstime.com/tree-lifecoastline-olympic-national-park washington-state-clinging-onto-cliffs-kalalochbeach-image214692045))

Ek 1: İDOP’un Tarihçesi Yönünden Anlamlı Bir Açıklama*

“... 2021 yılı yangınları devam ederken Orman Genel Müdürümüz Bekir Karacabey’in bilgisi dahilinde, TULIP Proje Koordinatörümüz İbrahim Ergüven beyle birlikte Dünya Bankasıyla irtibata geçtim. Türkiye’deki yangınlarla ilgili işbirliği yapılıp yapılmayacağını müzakere ettik. Bu kapsamda Dünya Bankası adına Avustralya’lı uzman Ross Smith 29 Eylül 2021 tarihinde “Türkiye’de Orman Yangını Yönetimi 2021-Forest Fire Management in Turkey 2021” başlıklı raporunu hazırladı... Bu raporun devamında Dünya Bankası bir sunum hazırlığı yaptı. Orman Genel Müdürlüğü olarak bizim bu çalışmalarımız devam ederken Ülkemiz 07.10.2021 tarih ve 31621 (Mükerrer) Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Paris İklim Anlaşmasına taraf oldu. Bu bize yeni fırsatlar getirdi. Bunların devamında 21 Ekim 2021 tarihinde Dünya Bankası ve Orman Genel Müdürlüğünce kapsamlı bir değerlendirme toplantısı yapıldı...

* GÖNDER’in (Geleceği Önemseyenler Derneği) web sitesinde yer verilen “İklime Dirençli Ormancılık Projesi-28 Ekim 2022” başlıklı imzasız yazıdan özetledim. Vurgular kaynakta olduğu gibidir. (Kaynak:http://www.gonder.org.tr/?p=11391; 29 Ekim 2022) Belirttiğine göre yazıyı Dernek Başkanı Orman Yüksek Mühendisi Sayın İsmail Belen yazmış. Sayın Belen 2007-2011 döneminde OGM, 2011-2015 dönemindeyse Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü’nde genel müdür yardımcısı olarak çalışmıştır. Öyle anlaşılıyor ki, “proje”, Sayın Belen’in önerisiyle gündeme gelmiş, onun da katkılarıyla da hazırlanmıştır. Görüntüleri kaldırıp olduğu gibi sunuyorum.

İklime Duyarlı Ormancılık Projesi-IDOP

“... PA’nın –“Paris Anlaşması” YÇ- 8/1 Maddesi “aşırı hava olaylarından kaynaklanan kayıp ve zararların riskinin azaltılması”, 8/4 Maddesi ise aşırı hava olaylarına karşı alınabilecek “erken uyarı sistemleri, acil durumlara hazırlık, kapsamlı risk yönetimi, toplulukların, geçim kaynaklarının ve ekosistemlerin dirençliliği” gibi tedbirleri açıklamaktadır. 9/1 Maddesi ise bu kapsamda uygulanacak projelere sağlanacak “finans kaynağını” tanımlamaktadır. PA’ nın TBMM’ce onaylanıp Cumhurbaşkanlığı Kararı ile yürürlüğe girmesini müteakip Anlaşmada yer alan finans kaynaklarında da gelişme olmuş ve bizzat Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından yaklaşık 3,2 milyar Euro bütçeli bir fon paketi için anlaşma yapıldığını ifade etmiştir.

Dünya Bankası açıklanan bu fonun destekleyicilerinden birisidir. Diğer taraftan tüm dünya genelinde orman yangınları ile mücadele faaliyetlerine ciddi şekilde teknik ve finansal destek vermektedir....

Bu kapsamda hem açıklanan fon paketinden istifade edilmesi, hem de tüm dünyada uygulanan tedbirlerin ülkemiz şartlarına uyumlaştırılması, diğer taraftan ülkemiz tecrübelerinin diğer ülkeler ile paylaşılması imkânları için Dünya Bankası ile işbirliği yapılmasının faydalı olacağı değerlendirilmiş ve bu çerçevede 21 Ekim 2021 tarihinde Dünya Bankası yetkilileri ile bir değerlendirme toplantısı yapılmıştır.

Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey başkanlığında yapılan bu toplantı neticesinde;

• Ormancılık sektörünün, hem azaltım hem de uyum (yangınlara, sel baskınlarına, zararlılara ve hastalıklara vb. karşı dayanıklılığın güçlendirilmesi) açısından Türkiye’nin iklim değişikliği çabalarının merkezinde yer aldığı, aynı zamanda üretimi, istihdamı ve kırsal alanlarda büyümeyi teşvik ettiği,

• Dünya Bankasınca iklim eylemine büyük önem verildiği, Türkiye adına Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmalara kapsamında, Dünya Bankasınca sağlanacak finansman desteği üzerinde çalışıldığı, Paris Anlaşması’nın uygulanması ve düşük karbon ekonomisine geçişte daha fazla finansman sağlanmasının araştırıldığı,

• Bu işbirliği paketinin bir parçası olarak, Ulusal Olarak Belirlenmiş Katkı (NDC) kapsamında ülkenin iklim çabalarına katkıda bulunabilecek bir dizi projeye öncelik verileceği, orman yangınları ile ilgili bir projenin bu pakete dâhil edilebileceği,

• Orman Genel Müdürlüğü tarafından orman yangını yönetimi ve orman rehabilitasyon çabalarının bütüncül bir şekilde güçlendirilmesine yönelik kapsamlı bir potansiyel proje tasarlanabileceği, Birleşmiş Milletler Ekosistem Restorasyonu Stratejisi kapsamında yangın sonrası iyileştirme faaliyetlerinin bu projeye dahil edilebileceği müzakere edilmiştir.

Bu görüşme neticesinde ulusal gerekliliklerin yerine getirilmesi şartıyla böyle bir projeye 200-400 milyon USD - ??? YÇ- arasında finansman sağlanabileceği değerlendirilmiştir.

Bu görüşmeyi takiben Orman Genel Müdürlüğü kendi içinde çalışmaları tamamlamış ve 27 Aralık 2021 tarihinde konuyu Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (CSBB) ile Hazine ve maliye Bakanlığına iletmiştir.”

(Kaynak: http://www.gonder.org.tr/?p=11262; 15 Nisan 2022, Erişim 11 Haziran 2023)

(Kırmızı vurguyu ben yaptım)

Bütün bu çalışmaların devamı olarak ilk resmi yazımız ve teklifimiz 27 Aralık 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığına ve Hazine ve Maliye Bakanlığına arz edildi.

Bir yandan Cumhurbaşkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Dünya Bankası görüşmeleri devam ederken, diğer yandan Genel Müdürlük içi görüşmelerde de sürdü. Bu kapsamda 25 Nisan 2022 tarihinde Genel Müdürümüz Bekir Karacabey’in başkanlığında kapsamlı bir değerlendirme toplantısı yapıldı. 

Bu süreç devam ederken Bakanlığımız Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü 2022 yılı Mayıs ayında gönderdiği yazı ile, Paris İklim Anlaşmasının devamında Türkiye Hükümeti ile Dünya Bankası ve Kalkınma Ortakları arasında iklim finansmanına yönelik imzalanan Mutabakat Zaptı çerçevesinde 2022-2024 yıllarını kapsayan iklim finansman paketi içinde yer alması Kurumunuzca önerilen projelerin talep edilmesine üzerine İDOP bu pakete dahil edildi.

Bu şekilde süreç daha da resmileşmiş oldu. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının olumlu mütalaası üzerine Hazine ve Maliye Bakanlığı 15 Eylül 2022 tarihinde konuyu Dünya Bankasına iletti. Ve Dünya Bankası ile resmi-fiili görüşmeler başladı.

Bu çerçevede bir Dünya Bankası ekibi, 10-11 Ekim 2022 tarihlerinde İDOP için Türkiye’yi ziyaret etmiştir. Misyon ekibi, OGM temsilcileriyle bir araya geldi ve verimli görüşmeler yaptı. Misyonun ana bulguları Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SBO) ile 17 Ekim 2022’de yapılan kapanış toplantısında tartışıldı.

Gelinen noktayı gözden geçirmek ve bundan sonra yapılacakları belirlemek amacıyla 28 Ekim 2022 tarihinde Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey’in başkanlığında kapsamlı bir değerlendirme toplantısı yapıldı...

(Konuyla ilgili sunum)

Burada alınan kararla tüm merkez birimlerinden ikişer kişi görevlendirilmesi ve 4 Kasım 2022 Cuma günü saat 10:00’de tekrar bir toplantı yapılması uygun görüldü.

Hadi hayırlısı inşallah.

Memleketimize hayırlı olur temennisiyle.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder