27 Mart 2018 Salı

Ormancılıkta Sessiz Tartışmalar 34 Doç.Dr.Yücel Çağlar




 Duyduk duymadık, demeyin: Merhaba;
“Doğal” süreçler, ortamlar ile varlıkların yaşantılarıyla ilgili, sözgelimi, bölgesel, ül-kesel, yöresel sınırlar çizilemeyeceği artık en azından kuramsal olarak biliniyor sanı-rım. Ancak, bu bilginin toplumsal yaşamda gerektiğince belirleyici olduğu söylene-mez. Ülkelerarası anlaşmalar ile işbirlikleri kapsamında bu durumun değiştirilmesine yönelik kuralları içeren düzenlemelere de yer verilmesi olumlanabilecek bir gelişme-dir kuşkusuz. Ne var ki, bu kurallar, ülkelerin ekonomik, toplumsal ve kültürel yapıları ile gelişmişlik düzeyleri arasındaki farklılıklar – “güç” farklılıkları mı deseydim acaba?- nedeniyle, her yerde bölgede, ülkede, yörede, yanı sıra, her alanda aynı düzeyde be-nimsenmiyor ve uygulanmıyor. Sözgelimi; Birleşmiş Milletler tarafından önerilen, kimileri ülkemizde “iç hukuk düzenlemesi” olarak da benimsenen antlaşmalar ile söz-leşmelerde yer verilen kurallar bile çoğunlukla “kâğıt üzerinde” kalıyor. Öyle de olsa, bu düzenlemelere “hiç yoktan iyidir” biçiminde yaklaşılabilir bence. Birleşmiş Millet-ler Ekonomik ve Sosyal Konseyi tarafından 2000 yılında oluşturulan Ormanlar Fo-rumu’nun 20 Ocak 2017 tarihinde gerçekleştirdiği “özel oturumda” benimsenen “Birleşmiş Milletler Ormanlar İçin Stratejik Plan, 2017-2030” adlı belgeye de böyle yaklaşılabilir. Bu türden gelişmeler ülkemizde gerektiğince tartışılmıyor neden-se. Oysa, söz konusu gelişmeler yol açıcı ya da engelleyici yahut olumsuz doğrultu-da yönlendirici de olabiliyor. Şu “sürdürülebilir ormancılık” söylemi örneğin: Deyim yerindeyse, “kulağa hoş gelen” bir söylem kuşkusuz. Ancak bu, çeşitli düzlemlerde çokça kullanılmasına karşın gündeme geldiğinde gerektiğince tartışılmadan benim-senmiş; çoğunlukla sonradan içeriği doldurulmaya çalışılmış söylemlerden birisidir. Neyse, konumuz, en azından şimdilik bu değil; şimdi konumuz, “Birleşmiş Millet-ler Ormanlar İçin Stratejik Plan, 2017-2030”un olası getirileri.
Haydi öyleyse, başlayalım.
Selamlarımla.
Yücel ÇAĞLAR

 ANIMSATMA
Birleşmiş Milletler (BM), özellikle 1992 yılında Rio de Janeiro’da gerçekleştirilen ünlü “Çevre ve Kalkınma Konferansı”nda, yanı sıra, izleyen yıllarda gezegenimizdeki orman ekosistemlerinin giderek azalması sorununu da gündemine almıştır. Anımsayacaksınız; Konferans’ta, kısaca Rio Bildirgesi ile Gündem 21 olarak anılan iki belgelerin yanı sıra yasal olarak bağlayıcı olmayan “Tüm Orman Ekosistemi Çeşitlerinin Yönetimi, Korunması ve Sürdürülebilir Gelişimi Konu-sunda Küresel Bir Uzlaşma İçin İlkeler” başlıklı belge de benimsenmiştir. Belgede onbeş başlık altında açıklanan elliye yakın ilke, özellikle orman ekosistemi varlığı yönünden varsıl “az gelişmiş” sayılan ülkeler önünden son derece umut olmuştur. Ancak, ormancılıkla ilgili ülkelerarası çeşitli çalışmalar ilk olarak 1926 yılında Roma’da gerçekleştirilen Dünya Ormancılık Kongresi’yle gün-deme gelmiş, izleyen yıllarda daha kapsamlı, yönlendirici başka etkinlikler de gerçekleştirilmiştir. Örneğin*;
* Ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler aşağıdaki adreslerden yararlanabilir:
ü http://www.fao.org/about/meetings/world-forestry-congress/background/past-congresses/en/
ü http://www.un.org/esa/forests/forum/index.html
ü http://www.un.org/esa/forests/documents/global-objectives/index.html
ü http://www.un.org/esa/forests/documents/un-forest-instrument/index.html
ü http://www.un.org/esa/forests/documents/international-arrangement-on-forests/index.html
ü http://www.un.org/esa/forests/news/2017/01/six-global-forest-goals/index.html
ü http://www.un.org/sustainabledevelopment/sustainable-development-goals/http://www.un.org/ga/search/view_doc.asp?symbol=E/CN.18/2015/L.1/Rev.1

ü 2000 yılında BM Genel Kurulu tarafından Birleşmiş Milletler Orman Forumu (UN Forest Forum; UNFF) oluşturulmuş (BM-OF);
ü 2001 yılında BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nin önerisiyle Ormanlar Üzerindeki İşbirliği Ortaklı-ğı (The Collaborative Partnership on Forests; CPF) kurulmuş; CPF, 20-22 Şubat 2018 tarihleri ara-sında Uluslararası Ormansızlaşma ile Mücadele Konferansı (International Conference: Working across Sectors to Halt Deforestation and Increase Foreat Area - from Aspiration to Action) gerçek-leştirilmiş;
ü BM-OF’nin 2006 yılında yapılan gerçekleştirilen 6. Oturumunda 4 “Küresel Orman Amacı”nın (Glo-bal Objectives on Forests) kabul edilmiş;
ü 2007 yılında BM Genel Kurulu tarafından BM-OF ile üyesi devletler, BM-OF Sekreterliği, CPF, Or-manlar için Küresel Finans Kaynaklarından Yararlanma Ağı (Global Forest Financing Facilitation Network; GFFFN) ile BM-OF Vakıf Fonu’nun katılımıyla Ülkelerarası Orman Düzenlemesi (The In-ternational Arrangement on Forests, IAF) oluşturulmuş;
ü 2008 yılında “Bağlayıcı Olmayan Birleşmiş Milletler Ormancılık Sözleşmesi (UN Forest Instru-ment; UNFI) benimsenmiş;
ü 2011 yılının “Ülkelerarası Orman Yılı” olarak değerlendirilmesi kararlaştırılmış;
ü BM-OF’un 10. Toplantısı 2013 yılında İstanbul’da gerçekleştirilmiş;
ü BM-OF’un 2015 yılında New York’ta gerçekleştirilen 11. Toplantısında “İstediğimiz Ormanlar: 2015” başlıklı ülkelerarası etkinliğin çıktıları uygun bulunmuş;
ü 2015 yılında Ormancılık Üzerine Uluslararası Düzenlemeler (International Arrangement on Fo-rests) üzerinde karar birliğine varılmış;
ü 2015 yılında gerçekleştirilen Dünya Ormancılık Kongresi tarafından “Ormanlar ve Ormancılık İçin 2050 Vizyonu” önerilmiş;
ü BM-OF’un 2017 yılında gerçekleştirdiği “özel oturumda” “Birleşmiş Milletler Ormanlar İçin Strate-jik Plan, 2017-2030” kabul edilmiştir; ek olarak, 2017-2020 döneminde uygulanmak üzere bir çalış-ma izlencesi hazırlanmıştır

Öte yandan; BM-OF’un 13. toplantısı 7-11 Mayıs 2018 tarihinde New York’ta yapılacakmış. Öyle an-laşılıyor ki, BM-OF’un özellikle BM üyesi ülkelerin ormancılık politikaları ile uygulamaları üzerinde yönlendiriciliği giderek artacaktır. Bu nedenle; bu bağlamda BM-OF’u kısaca tanımakta yarar var.
BM-OF, 2000 yılında BM Ekonomik ve Toplumsal Konsey (ECOSOC) tarafın-dan “bir yan organ” olarak kurulmuş. Amacı BM Çevre ve Kalkınma Konferan-sı’nın kararları, Gündem 21, Orman İlkeleri yanı sıra Hükümetlerarası Orman Paneli (IPF) (1995-1997) ile Hükümetlerarası Orman Forumu’nun (IFF) (1997-2000) çıktıları doğrultusunda “tüm orman tiplerinin yönetiminin, korunma-sının ve sürdürülebilir kalkınmasının teşvik edilmesi için çalışmaklar yapmak” olarak belirlenmiş1. BM-OF’un başlıca işlevleri ise;
“…ormanlarla ilgili anlaşmaların uygulanmasını kolaylaştırmak; “sürdürülebilir orman yönetimi” - söz aramızda; bitiyorum (!) şu “sürdürülebilir” nitemine; bir de ülkemizde “SOY” olarak kısaltılmaz mı…☻- konusun-da ortak bir anlayış geliştirmek; hükümetler, ülkelerarası örgütler ile Ana Gruplar arasında politika geliş-tirilmesi ile sürekli iletişim kurulmasını sağlamak; bütüncül, kapsamlı ve bütünleşik bir yaklaşımla or-manlara ilişkin sorunları ile yeni ilgi alanlarını ele almak; ormanlarla ilgili konularda işbirliğiyle politika ve program eşgüdümünü artırmak; ülkelerarası işbirliğini geliştirmek, gerçekleştirilen ilerlemeyi izlemek, değerlendirmek ve raporlamak; tüm orman çeşitlerinin yönetimi, korunması ve sürdürülebilir gelişimine ilişkin siyasi bağlılığı güçlendirmek”
olarak açıklanmış. Açıklanmış ama “gelişmiş” sayılan ülkeler ile “az gelişmiş” sayılan ülkeler ara-sında “ortak anlayışın” ya da “eşgüdümün” nasıl sağlanabileceğine; özellikle de “siyasal birliğin” nasıl oluşturulacağına ilişkin herhangi bir açıklama getirilmemiş. Anlaşılan, BM, üye ülkeleri iklim değişiklikleri vb ülkelerarası belgelerde, dahası, çoğu anlaşmazlıkta olduğu gibi bu alanda da ülke-lerin “kendi kaderlerini kendilerinin tayin etmesini” (!) yeğlemiş. Kim bilir belki de “Başkan’ın” - ya da “Reis’in”- ,
“- Eyyyy ulan BM-OF, sana ne ya bizim ormanlarımızdan, ormancılığımızdan !”
diyerek “fırça atmasından” çekinmiş de olabilir☺; bilemem artık… Bu “eksikliğine” karşın BM-OF, çabalarını, ağırlıkla “sürdürülebilir orman yönetimi” (SOY) ilkesinin yaygın olarak benimsenmesi ve uygulanması doğrultusunda sürdürmüş. Öte yandan; bilindiği gibi, orman ekosistemleri ile ilgili ülkelerarası çalışmalar yalnızca BM-OF tara-fından yürütülmüyor. Sözgelimi, BM Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agriculture Organization of the United Nations; FAO) ülkelerin planlama, proje alanlarındaki çalışmalarını destekliyor. Ek ola-rak; Avrupa Birliği de (AB) bu alanda “boş durmuyor” kuşkusuz. Yıldız ile Atmış’ın 2014 yılında tartışmaya açtıkları “Avrupa Birliği Ormancılık Stratejilerinin Türkiye Ormancılığı Üzerine Etkileri” başlıklı bildiride AB’nin bu doğrultudaki etkinlikleri ayrıntılı olarak sergilenmiştir. Sözgelimi, Yıldız ile Atmış’a göre;
“1998 yılında AB içinde ormancılık sektörünün ve ormanların durumunu, ormancılığın amaçlarını, üye ve aday ülkelerin yükümlülüklerini belirlemek için hazırlanan Ormancılık Stratejisi, Avrupa Birliği’nin or-tak ormancılık politikası oluşturması konusunda atılan önemli bir adımdır. Bu anlamda, ortak kararlar çerçevesinde uygulanacak olan AB Ormancılık Stratejisi, ileride oluşturulacak olan ortak bir ormancılık politikasının temeli olacağı söylenebilir... Daha sonra 2005 yılında AB Ormancılık Stratejisi Uygulama Raporu yayınlanmış ve 2013 yılında da yeni bir AB Ormancılık Stratejisi benimsenmiştir2.
AB Ormancılık Stratejisi’nin yanı sıra 1990 yılında gündeme gelen Avrupa’da Ormanların Ko-runması Bakanları Konferanslarında benimsenen bildirgelerin de üye ve aday ülkelerin ormancı-lık uygulamaları üzerinde yönlendirici olduğu söylenebilir. Ülkemizde başta “Sürdürülebilir Orman Yönetimi Ölçüt ve Göstergeleri”, Türkiye Ulusal Ormancılık Programı (2004-2023) vb çok sayıda projenin AB tarafından desteklendiği söylenebilir. Bu bağlamda son olarak Dünya Bankası ile BM Çevre Programı (UNEP) vb ülkelerarası kuruluşların, yanı sıra, çeşitli ülkeler ile vakıf vb kuruluşla-rın benzer amaçlı etkinlikleri sayılabilir.
Azalma, yavaşlasa da sürüyor…
Gezegenimizde “orman” sayılan alanlar çooook eski zamanlardan bu yana azalıyor. Ama sanıyo-rum, bu süreç Orta Çağ’da orman ekosistemlerinin kendini yenileme gücü aşmaya başlamış; 20. yüzyılın ortalarına değin hızlanarak sürmüştür. Ancak, orman ekosistemlerinin, sözgelimi maden ocakları gibi işletilmesinin “sürdürülebilir” – gördünüz mü, ben de kullandım şu “sürdürülebilir” söylemini; hay dilime eşek arısı soksun ! - olmadığının ayırtına varılmasıyla, söz konusu sürecin durdurulması, en azından yavaşlatılabilmesi için çeşitli çabalara girilmiştir. Böylesi çabaların da etkisiyle olsa gerek 1990’larda yılda 10 milyon hektarı aşan azalma 2000 yılında 7,3; 2015 yılında ise 3,3 milyon hekta-ra düşmüştür3. Genel olarak olumlanabilecek bu gelişmeye karşın, “orman” sayılan alanların geniş-liği 1990 yılında toplam 4168,4 milyon hektar iken 2015 yılında, 3999. milyon hektara düşmüştür.4 Bu değişmeler aşağıdaki çizelgelerde dönemsel olarak sergilenmiştir:

Çizelge 1: Gezegenimizde 2015 Yılındaki
“Orman” Sayılan Alan Varlığındaki Değişmeler Yıl
“Orman”
Sayılan Alan
(1000 Hektar)
Dönemler
Ortalama Yıllık
Değişme
Alan
(1000 Hektar)
Oran
(%)
1990
4 128 269
2000
4 055 602
1990-2000
-7267
-0,18
2005
4 032 743
2000-2005
-4572
-0,11
2010
4 015 673
2005-2010
-3414
-0,08
2015
3 999 134
2010-2015
-3308
-0,08

Görüldüğü gibi; gezegenimizde “orman” sayılan yerlerdeki azalmalar sürmekle birlikte azalma hızı, göz ardı edilemeyecek boyutlarda yavaşlamış; yeni orman ekosistemleri oluşturma çabaları artmış-tır. Bu, gezegenimiz geleceği yönünden olumlanabilecek gelişmedir. Açıktır ki, bu son derece genel gerçekleşmeler üzerinde, sözgelimi;
ü BM örneği ülkelerarası kuruluşunun yönlendirmeleri;
ü ülkelerin “orman” sayılan yerleri koruma, özellikle Çin’de olduğu gibi, yeni orman ekosistem-leri artırma çabaları,
ü insanlığın bilgilenip bilinçlenmesi,
ü kırsal yerleşmelerde yaşayanların azalması

vb çeşitli gelişmeler etkili olmuştur.
Belki inanmayacaksınız ama söz konusu çabalara ülkemiz de çeşitli biçim ve düzeylerde biçimde katkıda bulunmuştur kuşkusuz. Ancak, öyle anlaşılıyor ki, ülkemiz, BM ile Dünya Bankası başta olmak üzere çeşitli yabancı kuruluşların bağış, hibe ya da düşük faizli kredi vb parasal ve teknik “yardımlarından” yararlanarak çeşitli “projeler” geliştirip (!) uygulamaya daha çok çaba göstermiştir. Ancak; - Değerli meslektaşım Dr.Erdoğan Atmış’ın kulakları çınlasın…- “açıkçası”☺, uzunca sayılabile-cek yıllardır bu alanda olup bitenleri izlemeye çalışan “meraklı” bir yurttaşınız olarak ben, bir kaçı dışında, bu “yardımların”, yanı sıra, ülkelerarası kuruluşların proje, plan, program vb belgelerin ormancılığımıza somut getiri ve götürülerini bilmiyorum. Bu, her şeyden önce benim bir eksikliğim kuşkusuz ama söz aramızda, ilgili ormancılık birimleri ile örgütlerinin, sözgelimi orman fakülteleri-nin, ormancılık araştırma enstitüleri ile ilgili demokratik kitle örgütlerinin, yanı sıra, gönüllü kişiler ile kuruluşların da bildiklerini sanmıyorum doğrusu. Çevre/doğa/”orman” korumacı gönüllü kişi ve ku-ruluşlardan söz etmiyorum bile; onlar böylesi gelişmelerle hemen hemen hiç ilgilenmiyor çünkü. Oysa söz konusu etkinlikler ile doğrudan ya da dolaylı yönlendirmelerin ormancılığımızda, özellikle de ülkemizdeki egemen ormancılık ideolojisinde yol açtığı değişmelerin önemsenmesi gerekiyor bence.
Bu bağlamda son olarak şu anımsatmayı gerekir mi bilmiyorum: Tüm ekosistemler gibi, özellikle doğal olarak oluşmuş orman ekosistemlerinin yeterli nitelik ve nicelikte olması da gezegenimizin yaşanabilir kalmasının öncelikli “ortak” koşullarından birisidir. Bu koşulun yerine getirilmesinde tüm ülkelerin, toplumların, sınıfların sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. Ancak bu gerek çoğu yanlış anla-şılıyor; sanılıyor ki, deyim yerindeyse, “testiyi kıranla kırmadan götüren” ile “testinin kırılmasına” yol açanların sorumlulukları aynı düzeydedir. “Küresel” söyleminin yol açtığı yan ıslamalardan birisi de budur. Çok açıktır ki söz konusu sorumluluk, şimdilerde de olduğu gibi kesinlikle “eşitsizlikler ara-sında eşitlik” ya da daha doğru bir söyleyişle; “suçlular ile suçsuzlar ya da az suçlular arasında eşitlik” yaklaşımıyla paylaşılmamalıdır.
Gelelim “Birleşmiş Milletler Ormanlar İçin Stratejik Plan, 2017-2030”daki (BM-OSP) küresel amaç ve hedeflere…
Nedense ülkemizde gerektiğince tartışılmayan BM-OSP’nin, en azından biçimsel olarak gerçekten de iyi hazırlanmış bir belge olduğu söylenebilir7. Çok kısa olarak belirtmek gerekirse, BM-OSP; tüm orman ekosistemleri ile orman ekosistemleri dışındaki ağaçlarla doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili düzenlemeler ile uygulamalara ilkesel çerçeve oluşturan bir belgedir. Sorun bu çerçevenin kimler tarafından, ne zaman ve nasıl doldurulacağıdır. BM-OSP’de de bu sorunun nasıl çözümlenebilece-ğine ilişkin herhangi bir somut öneri getirilmemiştir.
Son yılların yaygın biçemine uyulan BM-OSP’de şu temel bakış (vizyon) ile ana görev (misyon) açıklamalarına yer verilmiştir:
Temel Bakış:
“Tüm orman ekosistemi çeşitleri ile orman ekosistemleri dışındaki ağaçların sürdürülebilir biçimde yönetildiği; sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunulduğu; şimdiki ve gelecek kuşakların için eko-nomik, toplumsal, çevresel ve kültürel yararların sağlandığı bir dünya”
Ana Görev:
“Sürdürülebilir Kalkınma İçin 2030 Gündemi’ne (2030 Agenda for Sustainable Development; 2015) tüm orman ekosistemi çeşitleri ile orman ekosistemleri dışındaki ağaçların sürdürülebilir biçimde yö-netilmesi için güçlü işbirliği, eşgüdüm, uyum, sinerji ile tüm alanlarda siyasal kararlılık ve eylemlere katkı sağlamak.
Öte yandan, “giriş” sayılabilecek kısmında verilen bilgiler kapsamında, BM-OSP’nin temelde nasıl bir düşünsel evrende hazırlandığını ortaya koyan bilgilere de yer verilmiştir.
Daha önce de belirttiğim gibi; BM-OF’un da temel önermesi, yanı sıra, hareket noktası “sürdürüle-bilir orman yönetimi” (SOY) yaklaşımıdır. Bu nedenle, hazır yeri gelmişken kısacık anımsatayım: SOY, ilk olarak BM’nin 1992 yılında gerçekleştirilen genel kurulunda üye ülkelere önerilmiş; 1993 yılında Avrupa’daki Orman Ekosistemlerinin Korunmasına İlişkin Bakanlar Konferansı’nda benim-senmiş bir ormancılık ilkesidir –“yaklaşımıdır” ?- . Ülkemizce de benimsenen bu ilke ya da yaklaşım, genel olarak:
Orman ekosistemleri ile “orman” sayılan arazilerinden biyolojik çeşitliliğini, verimliliğini, kendini yeni-leme yeteneği ile yaşama enerjisini; yerel, ülkesel ve küresel düzeylerde, ekolojik, ekonomik ve top-lumsal işlevlerini yerine getirebilme gizilgücünü şimdi, yanı sıra, gelecekte de koruyacak, öteki eko-sistemlere zarar vermeyecek biçimde yararlanma biçimi
olarak açıklanmaktadır8 Bakmayın siz, 1990’lardan bu yana baş tacı ediliyor olmasına: Bana sorar-sanız, bu, ülkemizde de öteden beri en azından kuramsal bilinen ve “devamlılık” olarak dillendirilen bir temel ormancılık ilkesi ya da yaklaşımıdır. Ormancılık işletmeciliğini, sözgelimi madencilik gibi bitimli işletmecilik etkinliklerinden ayırt eden de, temelde, bu ilke ya da yaklaşımdır. Ne var ki; bu bir bakıma evrensel ilke ya da yaklaşım, en azından ülkemizde, gerekleri gerektiğince yerine geti-rilmemiş ya da getirilememiştir.
Neyse, belki başka bir “…Sessiz Tartışmalar”da bu konuyu daha ayrıntılı olarak “tartışabiliriz”. Şimdi, BM-OSP’de yer verilen küresel “amaçlar” ile “hedeflere” dönebilirim 9:

KÜRESEL AMAÇLAR ve HEDEFLER*
* Belgeyi, OGM’nin çevirisi ile Google’un çeviri aracından (https://www.google.com.tr/search) yararlanarak, yanı sıra benim “Tarzanca İngilizcesiyle” Türkçeleştirdim☺. Özgün belgedeki “At the heart of the Strategic Plan are six Global Forest Goals and 26 associated targets to be achieved by 2030, which are voluntary and universal” tümcesi için OGM’nin çevirisini yeğledim. Ayrıca; ben de “goals” için “amaçlar”, “targets” için “hedefler” karşılığını kullandım. Çevirilerdeki olası tüm yanlışlıklar, doğal olarak, benimdir. Bundan dolayı da özür dilerim.
** 2010 yılında, Japonya'nın Aichi Eyaleti’de düzenlenen, Taraflar Konferansı'nın (Kısaca “BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi” olarak anılan “Nesli Tükenmekte Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme”nin Taraflar Konferansı) 10. toplantısı’nda benimsenen “Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri”. Anımsa-nacağı gibi, bu toplantıda “Biyolojik Çeşitlilik Stratejik Planı 2011-2020” başlıklı belge de benimsenmişti.
Küresel Amaç 1: Sürdürülebilir orman yönetimi yaklaşımıyla koruma, onarma, orman içi ile or-man dışı ağaçlandırmalarla Dünyadaki orman azalmasının orman artışına dönüştürülmesi; orman ekosistemlerin yapısal özelliklerinin bozulmasının önlenmesine yönelik çabaların artırılması; iklim değişikliğine ilişkin küresel girişimlerin desteklenmesi.
1.1. Orman ekosistemlerinin kapsadıkları alanın genişliğini dünya genelinde% 3 oranında artırmak.
1.2. Dünyadaki tüm orman ekosistemlerinin karbon biriktirme işlevlerini korumak, geliştirmek.
1.3. 2020 yılına değin, tüm orman ekosistemlerinde “sürdürülebilir orman yönetimi” uygulamalarını özen-dirmek; ormansızlaşmayı durdurmak, yapısal özellikleri olumsuz yönde değişmiş orman ekosistemle-rini onarmak; küresel olarak orman içi ve dışı ağaçlandırmaları büyük ölçüde arttırmak.
1.4. Her türlü orman ekosisteminin doğal yıkımlar ile iklim değişikliğinin etkilerine karşı direncini, uyum gizilgüçlerini dünya genelinde yükseltmek.

(Bu küresel amaç ile hedefler, 6.6, 12.2, 13.1, 13.3, 14.2, 15.1, 15.2, 15.3, 15.4 ve 15.8; yanı sıra, ötekilerinin yanı sıra Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının 1.1, 1.4, 2.4, 4.4, 5.a, 6.6, 8.3, 9.3, 12.2, 12.5, 15.6 ile 15.c; yanı sıra, Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri”nin** 5, 7, 9, 11, 14 ile 15 sırasayılı hedefle-rine ulaşılmasını desteklemeli; gerçekleşmesine katkıda bulunmalıdır.)
Küresel Amaç 2: Orman ekosistemlerinin ekonomik, toplumsal ve çevresel yararlarının, başta geçimleri orman ekosistemlerine bağlı insanlar olmak üzere yaşama koşullarının iyileştirilmesi yö-nünde artırılması.
2.1. Geçimleri orman ekosistemlere bağlı yoksul insanların içinde bulundukları yaşama koşullarını iyileş-tirmek.
2.2. Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki küçük ölçekli ormancılık işletmelerinin, uygun koşullu kredilen-dirme vb parasal kaynaklara erişebilme, yanı sıra, pazarlarla tümleşme olanaklarını artırmak.
2.3. Orman ekosistemlerinin, yanı sıra, ağaçların gıda güvenliğine katkısını büyük ölçüde artırmak.
2.4. Orman ekosistemlerinin ekolojik yararlarının orman ürünlerini işleme sanayisi ile öteki orman temelli işletmelerin toplumsal, ekonomik ve çevresel gelişmelere katkısını artırmak.
2.5. Tüm orman ekosistemi çeşitlerinin biyolojik çeşitliliğin korunması ile iklim değişikliği sürecinin yavaş-latılmasına, uyumun sağlanmasına olası katkılarını sürekli olarak artırmak.

(Bu küresel amaç ile hedefler, ötekilerinin yanı sıra Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının 1.1, 1.4, 2.4, 4.4, 5.a, 6.6, 8.3, 9.3, 12.2, 12.5, 15.6 ve 15.c; yanı sıra, Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri”nin 4, 14 ve 18’ sırasayılı hedeflerine ulaşılmasını desteklemeli; gerçekleşmesine katkıda bulunmalıdır.)
Küresel Amaç 3: Dünyadaki özel olarak koruma altına alınmış orman ekosistemleri ile “sürdü-rülebilir orman yönetimi” ilkeleriyle yönetilen öteki orman ekosistemlerini, yanı sıra, bu orman eko-sistemlerinden sağlanan ürünlerin artırılması.
3.1. Dünya genelinde özel olarak koruma altına alınmış “orman” alanlar ile öteki koruma altındaki alanları artırmak.
3.2. Uzun dönemli orman yönetim planlarıyla – “orman amenajman planları”?- yönetilen orman ekosis-temlerini genişletmek.
3.3. Sürdürülebilir ormancılık ilkeleriyle yönetilen orman ekosistemlerinden hasat edilen ürünleri artırmak. (Bu küresel amaç ile hedefler, ötekilerinin yanı sıra Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının 7.2, 12.2, 12.6, 12.7, 14.2, 14.5, 15.2 ve 15.4; yanı sıra, Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri”nin 7, 11, 12 ve 16 sıra-sayılı hedeflerine ulaşılmasını desteklemeli; gerçekleşmesine katkıda bulunmalıdır.)
Küresel Amaç 4: “Sürdürülebilir orman yönetimi” yaklaşımının uygulanması için belirgin şekilde artış gösteren yeni finansal kaynakların harekete geçirilmesi; bilimsel ve teknik işbirliği ve ortaklık-ların güçlendirilmesi.
4.1. “Sürdürülebilir orman yönetimi” yaklaşımının gerektirdiği parasal kaynakları sağlamak amacıyla tüm kaynaklardan daha çok yararlanmak; bu yönetim anlayışının geliştirilmesi, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaygınlaştırılması için koruma ve ağaçlandırma çalışmalarına destek sağlamak.
4.2. Her türlü (ülkesel, iki ya da çok taraflı, vb) kamusal ve özel kişiler ile kuruluşlardan parasal kaynak sağlama olanaklarını artırmak.
4.3. Ormancılık sektöründeki bilim, teknoloji, yenilik vb alanlarda Kuzey-Güney, Güney-Güney, Kuzey- Kuzey ve üçlü işbirliği ile kamu-özel ortaklıkları önemli ölçüde artmak.
4.4. Orman ekosistemleri için parasal kaynak sağlama stratejileri geliştiren, uygulayan, yanı sıra, tüm kaynaklardan bu olanaklara erişebilen ülkelerin sayısını önemli ölçüde artırmak.
4.5. Ormancılıkla ilgili bilgilerin derlenmesi ile bulunabilme, yanı sıra, erişebilme olanaklarını artırmak; çok boyutlu olarak değerlendirme yöntemlerini geliştirmek.

(Bu küresel amaç ile hedefler, ötekilerinin yanı sıra Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının 12.a, 15.7, 15.a, 15.b, 17.1, 17.2, 17.3, 17.6, 17.7, 17.16, 17.17, 17.18 ile 17.19; yanı sıra, Aichi Biyoçeşitlilik He-defleri”nin 19 sırasayılı hedeflerine ulaşılmasını desteklemeli; gerçekleşmesine katkıda bulunmalıdır.)
Küresel Amaç 5: Birleşmiş Milletler’in önerdiği ilgili yönlendirici belgeleri* ile “sürdürülebilir or-man yönetimi” yaklaşımının uygulanması, yanı sıra, ilgili ülkelerarası önerilerin dikkate alınmasının desteklenmesi, orman ekosistemlerinin 2030 Gündemi’ne katkısının artırılması.
* Üye ülkelere “sürdürülebilir orman yönetimini” desteklemek/özendirmek için oluşturulan BM Orman Anlaş-ması (The United Nations Forest Instrument; UNFI), UNFF ve 2007 yılındaki BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmiştir. Anlaşma, SOY’u uygulamak ve ormanların 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’ne olan katkılarını artırmak için “Ormanlar Üzerine Dört Ortak Küresel Amaç” (GOFs) ile 44 ulusal ve uluslararası politika, önlem ve eylem ortaya koyar.
5.1. Orman ekosistemlerinin yönetimini sürdürülebilir ulusal kalkınma planlarına ve/ya da yoksulluğu azaltma stratejilerine içselleştiren ülkelerin sayısını artırmak.
5.2. Orman yasalarının uygulanması ile yönetişimi, ormanlarla ilgili ülkesel ve ülkelerarası kuruluşları önemli ölçüde güçlendirmek; yasadışı orman ürünleri ticaretini dünya genelinde büyük ölçüde azal-tılmak.
5.3. Ülkesel ve ülkelerarası ormancılıkla ilgili politika ve programlar ile ülkesel yasalar, bakanlıklar ile ilgili birimlerinin birbirleriyle tutarlı, eşgüdümlü, tamamlayıcı olmasını; BM’nin “Yerli Halkların Haklarına Dair Birleşmiş Milletler Bildirgesi”ni tam olarak benimseyen ülkelerde ilgili tarafların, yerel topluluklar ile yerli halklarla etkileşime girmesini sağlamak.
5.4. “Orman” sayılan yerler ile ormancılık sektörüyle ilgili konuları arazi kullanım planlarının hazırlanması ve uygulanmasına ilişkin karar süreçleriyle tümleştirmek.

(Bu küresel amaç ile hedefler, ötekilerinin yanı sıra Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının 1.4, 2.4, 5.a, 15.c, 15.9, 16.3, 16.5, 16.6, 16.7, 16.10 and 17.14; yanı sıra, Aichi Biyoçeşitlilik Hedefler”nin 2 ile 3. sırasayılı hedeflerine ulaşılmasını desteklemeli; gerçekleşmesine katkıda bulunmalıdır.)
Küresel Amaç 6: Birleşmiş Milletler sistemi içinde ve Ormancılık İşbirliği Ortaklığı’na (The Col-laborative Partnership on Forests; CPF) üye kuruluşlar, yanı sıra, ormancılıkla tüm sektörler ile taraflar arasında ormancılıkla ilgili konularda işbirliği, eşgüdüm, uyum ve görevdeşliği (sinerjiyi) artırmak.
6.1. BM düzeninde orman ekosistemleriyle ilgili programların birbirleriyle tutarlı ve tamamlayıcı kılınması, gerektiğinde Küresel Orman Amaçları ile Hedefleriyle uyumlulaştırılması.
6.2. Ormancılık İşbirliği Ortaklığı üyesi ülkelerin orman ekosistemleriyle ilgili programlarının tu-tarlı ve tamamlayıcı kılınması, yanı sıra, orman ekosistemleri ile ormancılık sektörünün “Sürdürülebilir Kalkınma İçin 2030 Gündemi”ne çok boyutlu katkılarını kapsaması.
6.3. Sürdürülebilir orman yönetiminin desteklenmesi, ormansızlaşma, orman ekosistemlerinin bozulmalarını durdurmak için sektörlerarası eşgüdüm ile işbirliğinin her düzeyde önemli öl-çüde geliştirilmesi.
6.4. “Sürdürülebilir orman yönetimi” kavramının daha yaygın bir olarak anlaşılmasının sağlan-ması, ilgili göstergelerin belirlenmesi.
6.5. BM-OSP’nin uygulanmasına, büyük gruplar ile öteki paydaşların meslek içi çalışmalar da dahil olmak üzere BM-OF etkinliklerine katılımının güçlendirilmesi.

(Bu küresel amaç ile hedefler, ötekilerinin yanı sıra Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının 17.14 sıra sayılı hedefine ulaşılmasını desteklemeli; gerçekleşmesine katkıda bulunmalıdır.)
***
BM-OSP için BM’nin önceki benzer amaçlı belgelerinde pek de görülmeyen tutarlılıkta bir yönetsel düzen öngörülmüştür. Ek olarak; BM-OSP ekinde her “Küresel Amaç” için toplam 94 “Eylem Alanı” önerilmiş; bu alanların kapsamlı olmadığı (!), yanı sıra, bir sıralamaya dayanmadığı da belirtilmiştir. Bu yaklaşım, “orman” sayılar yerler ile orman ekosistemleriyle ilgili olarak akla gelebilecek olan her durumun, konunun “eylem alanı” olarak sunulmasına yol açmıştır.

Söylemek gibi olmasın…
BM’lerin çalışma düzenini gerektiğince bilmiyorum; doğrusu isterseniz, uzunca bir zamandır da yakından izlemiyorum. Gerçekte, izleyemiyorum; İngilizceyi yeterince bilmiyorum çünkü.* Dolayı-sıyla bu bağlamda yalnızca, BM-OSP’de de sergilenen kimi eksikliklerin başlıcalarına değinmekle yetineceğim.
* Açık söyleyeyim: BM söz konusu olduğunda, ben; “aman, gölge etmesin de, başka ihsan istemiyorum” deme noktasındayım artık. Sözgelimi; BM’nin, giderek daha da açıklık kazanan toplumsal ve siyasal yö-nelimlerini, üye ülkeleri yönlendirme çabalarının yöntemini ve içeriğini; söylemlerinin biçemini olumlamı-yorum. Özellikle de “az gelişmiş” sayılan ülkelerin parasal ya da teknik destek sağlamaya indirgenmiş BM’yle ilişkilerini ise çoğu durumda onaylamıyorum. Böyle değerlendiriyor olmam BM’nin her girişimini, yaptığı her çalışmayı, önerdiği her yaklaşımı olumsuzladığım anlamına gelmez kuşkusuz. Bu, öncelikle BM’nin çeşitli birimlerinde çalışanların, etkinliklerine katkı verenlerin emeklerine, özverilerine saygısızlık olur; böyle bir saygısızlık yapmam.

(i) “Sözlüksüzlük”:

Kullanılan kavram ve terimlerle ilgili bir sözlükçeye BM-OSP’de de yer verilmemiştir. Bu durum, özellikle İngilizcenin resmi/anadil olmadığı toplumlarda ülkelerde yine farklı anlamalara; ciddiye alındığı durumlarda ise bitmez tükenmez, kısır tartışmalara yol açabilecektir. Sözgelimi, “orman” sayılan yerler, orman ekosistemleri söz konusu olduğunda, en azından çerçeve niteliğinde tanım-ların verilmesi bu türden sorunları en aza indirebilecektir.

(ii) Genellemecilik:

Sanırım, artık kanıksanmıştır; BM’nin, hemen hemen her alanda artık gelenekselleşmiş bir yakla-şımı var: Hazırladığı yazanakları, önerdiği politika, strateji, eylem ve ilkeleri son derece genelleme-ci yaklaşımlarla üretiyor ve sunuyor. Bu yaklaşım, BM-OSP’ye de sürdürülmüştür. Örneğin, BM-OSP’de “küresel amaçlar”, “hedefler” ile “eylem alanlarına” yer verilirken, ülkelerin, sözgelimi;
ü iklimsel koşullarına (“kurak”, “nemli”, “yarı kurak” vb);
ü “orman” ya da orman ekosistemi saydığı yerlerin mülkiyet biçimleri ile yönetim yapılarına (“kamu, “devlet”, “özel”, vb);
ü ekonomik, toplumsal, kültürel yönlerden gelişmişlik düzeylerine (“az gelişmiş” – “gelişmekte olan ülkeler”☻- ile “gelişmiş”);
ü orman” sayılan yerlerin, yanı sıra, orman ekosistemlerinin genişliğindeki değişmelere;
ü “doğal” ve “yapay” orman ekosistemi varlıklarına;
ü orman ekosistemlerinin iklim değişikliklerine direnme yeteneğine,

göre ayrıştırılması, BM-OSP’ndaki önermelerin genellemeleri azaltabilirdi.

(iii) “Uyumlulaştırmacılık” Yanılsaması:

Ülkelerarası çoğu kuruluşun yaklaşımları gibi BM de, üye ülkeleri “uyumlulaştırma” tutkusu içinde; peki, neden? Bu tutkusu, BM’nin “genelleştirmeci” yöneliminin bir başka nedeni. Oysa, özellikle “doğal” süreçler, ortamlar ile varlıklar söz konusu olduğunda, olabildiğince kaçınılması gereken bir yaklaşım da bence budur. BM-OSP’de, en iyimser söylemle, bu özenin gerektiğince gösterilmedi-ğini düşünüyorum.

(iv) “Sürdürülebilir kalkınmacılık”:

Bilindiği gibi, “sürdürülebilirlik”, BM’nin 1992’deki Çevre ve Kalkınma Konferansı’na sunulan “Ortak Geleceğimiz” adlı yazanakla birlikte hemen hemen tüm ülkelerde son derece yaygınlaşan ilksel bir kavramdır. Kavram, “sürdürülebilir kalkınma” olarak kullanıldığında, genel olarak;
"Şimdilerdeki gereksinmelerin, gelecek kuşakların gereksinmelerini karşılayabilmesini de ol a-naklı kılacak biçimde karşılayabilme süreci
anlamına geliyor. Artık herkesin (!) çokça kullandığı bu kavram, yaşama alanlarına indirgendi-ğinde bence pek çok yönden sorunludur. Bu sorunların belki de pek en az olduğu alanlardan birisi emek ise ötekisi de “doğal” süreçler, ortamlar ile varlıkların korunmas ıdır. Ne var ki, BM-OSP, “küresel amaçlar” ile “hedeflerini” kavramın ilkesel yanından çok “sürdürülebilir kalkınma” kavramıyla ilişkilendirmiştir. Bu, “doğal” süreçler, ortamlar ile varlıkları, özel olarak da orman ekosistemlerinin yalnızca kaynak olarak görülmesinden kaynaklanan yaşamsal önemde bir yanılsamadır*.
* Daha çok orman fakülteleri tarafından düzenlenen çok sayıda kongre, çalıştay vb etkinliklerde “sürdürülebilir orman yönetimi” (?) konulu onlarca bildiri tartışmaya açılmış; “bilimsel” ormancılık yazınında konuyla ilgili çeşitli araştırmalar yayımlanmış; sonunda Orman Genel Müdürlüğü de, şimdilerde üçüncüsü hazırlanan “OGM Sürdürülebilir Orman Yö-netimi Kriter ve Göstergeleri” geliştirilmiştir. Bu çabaları yoksamıyorum, kuşkusuz. Ancak, bana sorarsanız, bu çabalar, çoğunlukla “buz üzerine yazı yazmaktan” öteye geçememiş; ormancılık uygulamaları üzerinde yönlendirici bir etkisi olmamıştır. “- Peki, olmalı mıydı?” derseniz, bu soruya ben yanıt veremem ama şunu söyleyebilirim: fark etmezdi ! Sa-vunucularına soruyorum; eder miydi?

(v) İlkeselcilik:

BM gibi ülkelerarası bir kuruluştan çok şey mi bekliyorum (!), bilemem: Üye ülkelerin toplumsal, ekonomik, kültürel yapıları ile yönetim biçimlerinin farklı olması, “ülkelerin iç düzenlemelerine” ka-rışmama çabası, belki de kolaycılığı yeğlemesi BM’nin daha çok ilkesel önermelerle yetinmesine yol açıyor; doğrusu, bilemiyorum. Ancak bildiğim bir şey varsa o da BM’nin gereğinden fazla “ilke-selci” olması. BM-OSP’de de, deyim yerindeyse, baş tacı edilen “katılımcılık” ilkesini ele alalım: En azından ülkemizde yürütüldüğü biçimde “katılımcılık”, gerçekte doğru, işlevsel temelde yaşama geçirilen bir ilke değildir. Uygulamaya bakılırsa; söz konusu olan, en iyi durumda bile, “katılmacı-lık”; daha doğru bir söyleyişle de, “keyfi katılmacılıktır”: Yaygın olan “katılmacı” uygulamalar, ikti-dar olanın yalnızca;
ü “uygun” bulduğu süreçlere,
ü “uygun” bulduğu kişi ve kuruluşları,
ü “uygun” bulduğu düzeyde ve biçimde kattığı, “uygun bulmadıklarını” katmadığı,
ü “uygun” biçimde yürüttüğü,
ü “uygun” bulmadıklarını yürütmediği;

katılanların ya da katılabilecek olan yahut katılmalarında kamusal açıdan yarar bulunanların ise;
ü katılma isteklerine bağlı,
ü katılanlara hiçbir yükümlülük getirmeyen;

bir düzeneklerdir; gerçekte, emek sömürüsünün “nazik” bir biçimidir. İlginçtir; “katanların” yanı sıra “katılanlar da yapılan uygulamalardan pek hoşnuttur (!) Emeğin, yanı sıra, “doğal” süreçler ile ortamlar ile varlıkların korunması söz konusu olduğunda bu türden “katı-lımcı” etkinliklerin götürüsü getirisinden daha büyük olabilmektedir. BM-OSP de böylesi bir “katı-lımcılık” öneriyorsa, deyim yerindeyse, “yandı gülüm keten helva”!

(vi) Ekonomi politik süreçlerden soyutlanmacılık:

Açıktır ki, kapitalist üretim ilişkilerinin egemen, yanı sıra, yaygın olduğu bir evrende BM gibi bir ül-kelerarası kuruluştan ekonomi-politik temelli süreçlerde yansız ya da gerektiğince “eşitlikçi” olma-sını beklemek gerçekçi bir tutum değildir. BM’nin kuruluşundan bu yana yaşadığı en önemli çelişki-lerden birisi de bence budur; üstlendiği görevler, aldığı kararlar ile nesnel koşulların çoğu zaman uyamayacak olmasıdır. Bu nedenledir ki, BM de bu çelişkiyi, ya görmezden gelerek ya da önerme-lerini, kurallarını ilkesel söylemlerle düzenleyerek aşmayı yeğlemektedir. Dolayısıyla da etkenlik düzeyini gerektiğince yükseltememekte; çoğu kararı, önermesi “kâğıt üzerinde” kalmaktadır. Büyük bir olasılıkla, BM-OSP’yi de böyle bir gelecek beklemektedir.
*
N’apayım; “böyle buyurdu Birleşmiş Milletler”; ben başka ne söyleyebilirim ki?
***
YARARLANDIĞIM KAYNAKLAR:
1) IISD; “Birleşmiş Milletler Orman Forumu Onuncu Toplantısı, 8-19 NİSAN 2013”, Dünya Müzakereler Bülteni, Çevre ve Kalkinma Müzakereleri için Raporlama Servisi, http://enb.iisd.org/vol13/enb13187t.html.
2) Damla Yıldız-Erdoğan Atmış; “Avrupa Birliği Ormancılık Stratejilerinin Türkiye Ormancılığı Üzerine Etki-leri”, II. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu,“Akdeniz Ormanlarının Geleceği: Sürdürülebilir Toplum ve Çevre” Bildiriler, SDÜ Orman Fakültesi, 22-24 Ekim 2014, Isparta, Sayfa 491.
3) http://foris.fao.org/static/data/fra2010/FRA2010Globaltables.
4) FAO, Global Forest Resources Assessment 2015, How are the world’s forests changing?, Second Edition, Roma, 2016, Sayfa 9.
5) FAO, Global Forest Resources Assessment 2010, Global Report, Rome, 2010, Sayfa xxviii.
6) FAO, Global Forest Resources Assessment 2015, How are the world’s forests changing?; Second Edi-tion, Rome; Sayfa 9.
7) https://www.ogm.gov.tr/ekutuphane/Dokumanlar/Ormanlar üzerine Birleşmiş Milletler stratejik planı 2017-2030.docx.
8) https://ec.europa.eu/growth/sectors/raw-materials/industries/forest-based/sustainable-forest-management_en.
9) http://www.un.org/esa/forests/news/2017/01/six-global-forest-goals/index.html.

(Tianzi Dağları. 300 milyon yaşlarında, 500-600 metre yükseklikteki kuvars kaya olumu; Çin)
(Kaynak: https://www.google.com.tr/search?q=tianzi+mountains)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder