Duyduk duymadık, demeyin: Merhaba;
“Doğal” süreçler, ortamlar
ile varlıkların yaşantılarıyla ilgili, sözgelimi, bölgesel, ül-kesel, yöresel
sınırlar çizilemeyeceği artık en azından kuramsal olarak biliniyor sanı-rım.
Ancak, bu bilginin toplumsal yaşamda gerektiğince belirleyici olduğu
söylene-mez. Ülkelerarası anlaşmalar ile işbirlikleri kapsamında bu durumun
değiştirilmesine yönelik kuralları içeren düzenlemelere de yer verilmesi
olumlanabilecek bir gelişme-dir kuşkusuz. Ne var ki, bu kurallar, ülkelerin
ekonomik, toplumsal ve kültürel yapıları ile gelişmişlik düzeyleri arasındaki
farklılıklar – “güç”
farklılıkları mı deseydim acaba?-
nedeniyle, her yerde bölgede, ülkede, yörede, yanı sıra, her alanda aynı
düzeyde be-nimsenmiyor ve uygulanmıyor. Sözgelimi; Birleşmiş Milletler
tarafından önerilen, kimileri ülkemizde “iç hukuk düzenlemesi” olarak da
benimsenen antlaşmalar ile söz-leşmelerde yer verilen kurallar bile
çoğunlukla “kâğıt üzerinde” kalıyor. Öyle de olsa, bu düzenlemelere “hiç
yoktan iyidir” biçiminde yaklaşılabilir bence. Birleşmiş Millet-ler Ekonomik
ve Sosyal Konseyi tarafından 2000 yılında oluşturulan Ormanlar Fo-rumu’nun 20
Ocak 2017 tarihinde gerçekleştirdiği “özel oturumda” benimsenen “Birleşmiş
Milletler Ormanlar İçin Stratejik Plan, 2017-2030” adlı belgeye de böyle
yaklaşılabilir. Bu türden gelişmeler ülkemizde gerektiğince tartışılmıyor
neden-se. Oysa, söz konusu gelişmeler yol açıcı ya da engelleyici yahut
olumsuz doğrultu-da yönlendirici de olabiliyor. Şu “sürdürülebilir ormancılık”
söylemi örneğin: Deyim yerindeyse, “kulağa hoş gelen” bir söylem kuşkusuz.
Ancak bu, çeşitli düzlemlerde çokça kullanılmasına karşın gündeme geldiğinde
gerektiğince tartışılmadan benim-senmiş; çoğunlukla sonradan içeriği
doldurulmaya çalışılmış söylemlerden birisidir. Neyse, konumuz, en azından
şimdilik bu değil; şimdi konumuz, “Birleşmiş Millet-ler Ormanlar İçin
Stratejik Plan, 2017-2030”un olası getirileri.
Haydi öyleyse, başlayalım.
Selamlarımla.
Yücel ÇAĞLAR
|
ANIMSATMA
Birleşmiş
Milletler (BM), özellikle 1992 yılında Rio de Janeiro’da gerçekleştirilen ünlü
“Çevre ve Kalkınma Konferansı”nda, yanı sıra, izleyen yıllarda
gezegenimizdeki orman ekosistemlerinin giderek azalması sorununu da gündemine
almıştır. Anımsayacaksınız; Konferans’ta, kısaca Rio Bildirgesi ile Gündem
21 olarak anılan iki belgelerin yanı sıra yasal olarak bağlayıcı olmayan “Tüm
Orman Ekosistemi Çeşitlerinin Yönetimi, Korunması ve Sürdürülebilir Gelişimi
Konu-sunda Küresel Bir Uzlaşma İçin İlkeler” başlıklı belge de benimsenmiştir.
Belgede onbeş başlık altında açıklanan elliye yakın ilke, özellikle orman
ekosistemi varlığı yönünden varsıl “az gelişmiş” sayılan ülkeler önünden son
derece umut olmuştur. Ancak, ormancılıkla ilgili ülkelerarası çeşitli
çalışmalar ilk olarak 1926 yılında Roma’da gerçekleştirilen Dünya Ormancılık
Kongresi’yle gün-deme gelmiş, izleyen yıllarda daha kapsamlı, yönlendirici
başka etkinlikler de gerçekleştirilmiştir. Örneğin*;
* Ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler aşağıdaki
adreslerden yararlanabilir:
ü http://www.fao.org/about/meetings/world-forestry-congress/background/past-congresses/en/
ü http://www.un.org/esa/forests/forum/index.html
ü http://www.un.org/esa/forests/documents/global-objectives/index.html
ü http://www.un.org/esa/forests/documents/un-forest-instrument/index.html
ü http://www.un.org/esa/forests/documents/international-arrangement-on-forests/index.html
ü http://www.un.org/esa/forests/news/2017/01/six-global-forest-goals/index.html
ü
http://www.un.org/sustainabledevelopment/sustainable-development-goals/http://www.un.org/ga/search/view_doc.asp?symbol=E/CN.18/2015/L.1/Rev.1
ü 2000
yılında BM Genel Kurulu tarafından Birleşmiş Milletler Orman Forumu (UN
Forest Forum; UNFF) oluşturulmuş (BM-OF);
ü 2001 yılında BM Ekonomik ve Sosyal
Konseyi’nin önerisiyle Ormanlar Üzerindeki İşbirliği Ortaklı-ğı (The
Collaborative Partnership on Forests; CPF) kurulmuş; CPF, 20-22 Şubat 2018
tarihleri ara-sında Uluslararası Ormansızlaşma ile Mücadele Konferansı (International
Conference: Working across Sectors to Halt Deforestation and Increase Foreat
Area - from Aspiration to Action) gerçek-leştirilmiş;
ü BM-OF’nin 2006 yılında yapılan
gerçekleştirilen 6. Oturumunda 4 “Küresel Orman Amacı”nın (Glo-bal
Objectives on Forests) kabul edilmiş;
ü 2007 yılında BM Genel Kurulu
tarafından BM-OF ile üyesi devletler, BM-OF Sekreterliği, CPF, Or-manlar için
Küresel Finans Kaynaklarından Yararlanma Ağı (Global Forest Financing
Facilitation Network; GFFFN) ile BM-OF Vakıf Fonu’nun katılımıyla Ülkelerarası
Orman Düzenlemesi (The In-ternational Arrangement on Forests, IAF)
oluşturulmuş;
ü 2008 yılında “Bağlayıcı Olmayan
Birleşmiş Milletler Ormancılık Sözleşmesi (UN Forest Instru-ment; UNFI)
benimsenmiş;
ü 2011 yılının “Ülkelerarası Orman
Yılı” olarak değerlendirilmesi kararlaştırılmış;
ü BM-OF’un 10. Toplantısı 2013 yılında
İstanbul’da gerçekleştirilmiş;
ü BM-OF’un 2015 yılında New York’ta
gerçekleştirilen 11. Toplantısında “İstediğimiz Ormanlar: 2015” başlıklı
ülkelerarası etkinliğin çıktıları uygun bulunmuş;
ü 2015 yılında Ormancılık Üzerine
Uluslararası Düzenlemeler (International Arrangement on Fo-rests)
üzerinde karar birliğine varılmış;
ü 2015 yılında gerçekleştirilen Dünya
Ormancılık Kongresi tarafından “Ormanlar ve Ormancılık İçin 2050 Vizyonu” önerilmiş;
ü BM-OF’un 2017 yılında
gerçekleştirdiği “özel oturumda” “Birleşmiş Milletler Ormanlar İçin
Strate-jik Plan, 2017-2030” kabul edilmiştir; ek olarak, 2017-2020
döneminde uygulanmak üzere bir çalış-ma izlencesi hazırlanmıştır
Öte yandan; BM-OF’un 13. toplantısı 7-11 Mayıs 2018
tarihinde New York’ta yapılacakmış. Öyle an-laşılıyor ki, BM-OF’un özellikle BM
üyesi ülkelerin ormancılık politikaları ile uygulamaları üzerinde
yönlendiriciliği giderek artacaktır. Bu nedenle; bu bağlamda BM-OF’u kısaca
tanımakta yarar var.
BM-OF, 2000
yılında BM Ekonomik ve Toplumsal Konsey (ECOSOC) tarafın-dan “bir yan organ”
olarak kurulmuş. Amacı BM Çevre ve Kalkınma Konferan-sı’nın kararları, Gündem
21, Orman İlkeleri yanı sıra Hükümetlerarası Orman Paneli (IPF)
(1995-1997) ile Hükümetlerarası Orman Forumu’nun (IFF) (1997-2000)
çıktıları doğrultusunda “tüm orman tiplerinin yönetiminin, korunma-sının ve
sürdürülebilir kalkınmasının teşvik edilmesi için çalışmaklar yapmak”
olarak belirlenmiş1. BM-OF’un başlıca işlevleri ise;
“…ormanlarla
ilgili anlaşmaların uygulanmasını kolaylaştırmak; “sürdürülebilir orman yönetimi”
- söz aramızda;
bitiyorum (!) şu “sürdürülebilir” nitemine; bir de ülkemizde “SOY” olarak
kısaltılmaz mı…☻-
konusun-da ortak bir anlayış geliştirmek; hükümetler, ülkelerarası örgütler ile
Ana Gruplar arasında politika geliş-tirilmesi ile sürekli iletişim kurulmasını
sağlamak; bütüncül, kapsamlı ve bütünleşik bir yaklaşımla or-manlara ilişkin
sorunları ile yeni ilgi alanlarını ele almak; ormanlarla ilgili konularda
işbirliğiyle politika ve program eşgüdümünü artırmak; ülkelerarası işbirliğini
geliştirmek, gerçekleştirilen ilerlemeyi izlemek, değerlendirmek ve raporlamak;
tüm orman çeşitlerinin yönetimi, korunması ve sürdürülebilir gelişimine ilişkin
siyasi bağlılığı güçlendirmek”
olarak
açıklanmış. Açıklanmış ama “gelişmiş” sayılan ülkeler ile “az gelişmiş” sayılan
ülkeler ara-sında “ortak anlayışın” ya da “eşgüdümün” nasıl sağlanabileceğine;
özellikle de “siyasal birliğin” nasıl oluşturulacağına ilişkin herhangi bir
açıklama getirilmemiş. Anlaşılan, BM, üye ülkeleri iklim değişiklikleri vb
ülkelerarası belgelerde, dahası, çoğu anlaşmazlıkta olduğu gibi bu alanda da
ülke-lerin “kendi kaderlerini kendilerinin tayin etmesini” (!) yeğlemiş. Kim
bilir belki de “Başkan’ın” - ya da “Reis’in”- ,
“- Eyyyy ulan
BM-OF, sana ne ya bizim ormanlarımızdan, ormancılığımızdan !”
diyerek “fırça atmasından” çekinmiş
de olabilir☺; bilemem artık… Bu “eksikliğine” karşın BM-OF, çabalarını,
ağırlıkla “sürdürülebilir orman yönetimi” (SOY) ilkesinin
yaygın olarak benimsenmesi ve uygulanması doğrultusunda sürdürmüş. Öte yandan;
bilindiği gibi, orman ekosistemleri ile ilgili ülkelerarası çalışmalar yalnızca
BM-OF tara-fından yürütülmüyor. Sözgelimi, BM Gıda ve Tarım Örgütü (Food and
Agriculture Organization of the United Nations; FAO) ülkelerin planlama, proje
alanlarındaki çalışmalarını destekliyor. Ek ola-rak; Avrupa Birliği de (AB) bu
alanda “boş durmuyor” kuşkusuz. Yıldız ile Atmış’ın 2014 yılında tartışmaya
açtıkları “Avrupa Birliği Ormancılık Stratejilerinin Türkiye Ormancılığı
Üzerine Etkileri” başlıklı bildiride AB’nin bu doğrultudaki etkinlikleri
ayrıntılı olarak sergilenmiştir. Sözgelimi, Yıldız ile Atmış’a göre;
“1998
yılında AB içinde ormancılık sektörünün ve ormanların durumunu, ormancılığın
amaçlarını, üye ve aday ülkelerin yükümlülüklerini belirlemek için hazırlanan
Ormancılık Stratejisi, Avrupa Birliği’nin or-tak ormancılık politikası
oluşturması konusunda atılan önemli bir adımdır. Bu anlamda, ortak kararlar
çerçevesinde uygulanacak olan AB Ormancılık Stratejisi, ileride oluşturulacak
olan ortak bir ormancılık politikasının temeli olacağı söylenebilir... Daha
sonra 2005 yılında AB Ormancılık Stratejisi Uygulama Raporu yayınlanmış ve 2013
yılında da yeni bir AB Ormancılık Stratejisi benimsenmiştir”2.
AB Ormancılık
Stratejisi’nin yanı sıra 1990 yılında gündeme gelen Avrupa’da Ormanların
Ko-runması Bakanları Konferanslarında benimsenen bildirgelerin de üye ve
aday ülkelerin ormancı-lık uygulamaları üzerinde yönlendirici olduğu
söylenebilir. Ülkemizde başta “Sürdürülebilir Orman Yönetimi Ölçüt ve
Göstergeleri”, Türkiye Ulusal Ormancılık Programı (2004-2023) vb çok
sayıda projenin AB tarafından desteklendiği söylenebilir. Bu bağlamda son
olarak Dünya Bankası ile BM Çevre Programı (UNEP) vb ülkelerarası kuruluşların,
yanı sıra, çeşitli ülkeler ile vakıf vb kuruluşla-rın benzer amaçlı
etkinlikleri sayılabilir.
Azalma,
yavaşlasa da sürüyor…
Gezegenimizde
“orman” sayılan alanlar çooook eski zamanlardan bu yana azalıyor. Ama
sanıyo-rum, bu süreç Orta Çağ’da orman ekosistemlerinin kendini yenileme gücü
aşmaya başlamış; 20. yüzyılın ortalarına değin hızlanarak sürmüştür. Ancak,
orman ekosistemlerinin, sözgelimi maden ocakları gibi işletilmesinin
“sürdürülebilir” – gördünüz
mü, ben de kullandım şu “sürdürülebilir” söylemini; hay dilime eşek arısı
soksun ! -
olmadığının ayırtına varılmasıyla, söz konusu sürecin durdurulması, en azından
yavaşlatılabilmesi için çeşitli çabalara girilmiştir. Böylesi çabaların da
etkisiyle olsa gerek 1990’larda yılda 10 milyon hektarı aşan azalma 2000
yılında 7,3; 2015 yılında ise 3,3 milyon hekta-ra düşmüştür3. Genel olarak olumlanabilecek bu gelişmeye karşın, “orman”
sayılan alanların geniş-liği 1990 yılında toplam 4168,4 milyon hektar iken 2015
yılında, 3999. milyon hektara düşmüştür.4 Bu
değişmeler aşağıdaki çizelgelerde dönemsel olarak sergilenmiştir:
Çizelge 1:
Gezegenimizde 2015 Yılındaki
“Orman”
Sayılan Alan Varlığındaki Değişmeler Yıl
|
“Orman”
Sayılan Alan
(1000 Hektar)
|
Dönemler
|
Ortalama Yıllık
Değişme
|
||||
Alan
(1000 Hektar)
|
Oran
(%)
|
||||||
1990
|
4 128 269
|
||||||
2000
|
4 055 602
|
1990-2000
|
-7267
|
-0,18
|
|||
2005
|
4 032 743
|
2000-2005
|
-4572
|
-0,11
|
|||
2010
|
4 015 673
|
2005-2010
|
-3414
|
-0,08
|
|||
2015
|
3 999 134
|
2010-2015
|
-3308
|
-0,08
|
|||
Görüldüğü
gibi; gezegenimizde “orman” sayılan yerlerdeki azalmalar sürmekle birlikte
azalma hızı, göz ardı edilemeyecek boyutlarda yavaşlamış; yeni orman
ekosistemleri oluşturma çabaları artmış-tır. Bu, gezegenimiz geleceği yönünden
olumlanabilecek gelişmedir. Açıktır ki, bu son derece genel gerçekleşmeler
üzerinde, sözgelimi;
ü BM örneği ülkelerarası kuruluşunun
yönlendirmeleri;
ü ülkelerin “orman” sayılan yerleri
koruma, özellikle Çin’de olduğu gibi, yeni orman ekosistem-leri artırma
çabaları,
ü insanlığın bilgilenip bilinçlenmesi,
ü kırsal yerleşmelerde yaşayanların
azalması
vb çeşitli
gelişmeler etkili olmuştur.
Belki inanmayacaksınız ama söz konusu
çabalara ülkemiz de çeşitli biçim ve düzeylerde biçimde katkıda bulunmuştur
kuşkusuz. Ancak, öyle anlaşılıyor ki, ülkemiz, BM ile Dünya Bankası başta olmak
üzere çeşitli yabancı kuruluşların bağış, hibe ya da düşük faizli kredi vb
parasal ve teknik “yardımlarından” yararlanarak çeşitli “projeler” geliştirip
(!) uygulamaya daha çok çaba göstermiştir. Ancak; - Değerli meslektaşım Dr.Erdoğan
Atmış’ın kulakları çınlasın…- “açıkçası”☺, uzunca sayılabile-cek yıllardır bu alanda olup
bitenleri izlemeye çalışan “meraklı” bir yurttaşınız olarak ben, bir kaçı
dışında, bu “yardımların”, yanı sıra, ülkelerarası kuruluşların proje, plan,
program vb belgelerin ormancılığımıza somut getiri ve götürülerini bilmiyorum.
Bu, her şeyden önce benim bir eksikliğim kuşkusuz ama söz aramızda, ilgili
ormancılık birimleri ile örgütlerinin, sözgelimi orman fakülteleri-nin, ormancılık
araştırma enstitüleri ile ilgili demokratik kitle örgütlerinin, yanı sıra,
gönüllü kişiler ile kuruluşların da bildiklerini sanmıyorum doğrusu.
Çevre/doğa/”orman” korumacı gönüllü kişi ve ku-ruluşlardan söz etmiyorum bile;
onlar böylesi gelişmelerle hemen hemen hiç ilgilenmiyor çünkü. Oysa söz konusu
etkinlikler ile doğrudan ya da dolaylı yönlendirmelerin ormancılığımızda,
özellikle de ülkemizdeki egemen ormancılık ideolojisinde yol açtığı
değişmelerin önemsenmesi gerekiyor bence.
Bu bağlamda son olarak şu anımsatmayı
gerekir mi bilmiyorum: Tüm ekosistemler gibi, özellikle doğal olarak oluşmuş
orman ekosistemlerinin yeterli nitelik ve nicelikte olması da gezegenimizin
yaşanabilir kalmasının öncelikli “ortak” koşullarından birisidir. Bu
koşulun yerine getirilmesinde tüm ülkelerin, toplumların, sınıfların sorumluluk
üstlenmesi gerekiyor. Ancak bu gerek çoğu yanlış anla-şılıyor; sanılıyor ki,
deyim yerindeyse, “testiyi kıranla kırmadan götüren” ile “testinin kırılmasına”
yol açanların sorumlulukları aynı düzeydedir. “Küresel” söyleminin yol açtığı
yan ıslamalardan birisi de budur. Çok açıktır ki söz konusu sorumluluk,
şimdilerde de olduğu gibi kesinlikle “eşitsizlikler ara-sında eşitlik”
ya da daha doğru bir söyleyişle; “suçlular ile suçsuzlar ya da az suçlular
arasında eşitlik” yaklaşımıyla paylaşılmamalıdır.
Gelelim
“Birleşmiş Milletler Ormanlar İçin Stratejik Plan, 2017-2030”daki (BM-OSP)
küresel amaç ve hedeflere…
Nedense
ülkemizde gerektiğince tartışılmayan BM-OSP’nin, en azından biçimsel olarak
gerçekten de iyi hazırlanmış bir belge olduğu söylenebilir7. Çok kısa olarak belirtmek gerekirse, BM-OSP; tüm orman
ekosistemleri ile orman ekosistemleri dışındaki ağaçlarla doğrudan ya da
dolaylı olarak ilgili düzenlemeler ile uygulamalara ilkesel çerçeve oluşturan
bir belgedir. Sorun bu çerçevenin kimler tarafından, ne zaman ve nasıl
doldurulacağıdır. BM-OSP’de de bu sorunun nasıl çözümlenebilece-ğine ilişkin
herhangi bir somut öneri getirilmemiştir.
Son yılların
yaygın biçemine uyulan BM-OSP’de şu temel bakış (vizyon) ile ana görev (misyon)
açıklamalarına yer verilmiştir:
Temel
Bakış:
“Tüm orman
ekosistemi çeşitleri ile orman ekosistemleri dışındaki ağaçların sürdürülebilir
biçimde yönetildiği; sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunulduğu; şimdiki ve
gelecek kuşakların için eko-nomik, toplumsal, çevresel ve kültürel yararların
sağlandığı bir dünya”
Ana Görev:
“Sürdürülebilir
Kalkınma İçin 2030 Gündemi’ne (2030 Agenda for Sustainable Development; 2015) tüm orman ekosistemi çeşitleri
ile orman ekosistemleri dışındaki ağaçların sürdürülebilir biçimde yö-netilmesi
için güçlü işbirliği, eşgüdüm, uyum, sinerji ile tüm alanlarda siyasal
kararlılık ve eylemlere katkı sağlamak.”
Öte yandan,
“giriş” sayılabilecek kısmında verilen bilgiler kapsamında, BM-OSP’nin temelde
nasıl bir düşünsel evrende hazırlandığını ortaya koyan bilgilere de yer
verilmiştir.
Daha önce de
belirttiğim gibi; BM-OF’un da temel önermesi, yanı sıra, hareket noktası “sürdürüle-bilir
orman yönetimi” (SOY) yaklaşımıdır. Bu nedenle, hazır yeri
gelmişken kısacık anımsatayım: SOY, ilk olarak BM’nin 1992 yılında
gerçekleştirilen genel kurulunda üye ülkelere önerilmiş; 1993 yılında
Avrupa’daki Orman Ekosistemlerinin Korunmasına İlişkin Bakanlar Konferansı’nda
benim-senmiş bir ormancılık ilkesidir –“yaklaşımıdır” ?- . Ülkemizce de benimsenen bu ilke ya da yaklaşım, genel
olarak:
“Orman
ekosistemleri ile “orman” sayılan arazilerinden biyolojik çeşitliliğini,
verimliliğini, kendini yeni-leme yeteneği ile yaşama enerjisini; yerel, ülkesel
ve küresel düzeylerde, ekolojik, ekonomik ve top-lumsal işlevlerini yerine
getirebilme gizilgücünü şimdi, yanı sıra, gelecekte de koruyacak, öteki
eko-sistemlere zarar vermeyecek biçimde yararlanma biçimi”
olarak açıklanmaktadır8 Bakmayın siz, 1990’lardan bu yana baş tacı ediliyor olmasına:
Bana sorar-sanız, bu, ülkemizde de öteden beri en azından kuramsal bilinen ve
“devamlılık” olarak dillendirilen bir temel ormancılık ilkesi ya da
yaklaşımıdır. Ormancılık işletmeciliğini, sözgelimi madencilik gibi bitimli
işletmecilik etkinliklerinden ayırt eden de, temelde, bu ilke ya da
yaklaşımdır. Ne var ki; bu bir bakıma evrensel ilke ya da yaklaşım, en azından
ülkemizde, gerekleri gerektiğince yerine geti-rilmemiş ya da getirilememiştir.
Neyse, belki başka bir “…Sessiz
Tartışmalar”da bu konuyu daha ayrıntılı olarak “tartışabiliriz”. Şimdi,
BM-OSP’de yer verilen küresel “amaçlar” ile “hedeflere” dönebilirim 9:
KÜRESEL AMAÇLAR ve HEDEFLER*
* Belgeyi,
OGM’nin çevirisi ile Google’un çeviri aracından
(https://www.google.com.tr/search) yararlanarak, yanı sıra benim “Tarzanca
İngilizcesiyle” Türkçeleştirdim☺. Özgün belgedeki “At the heart of the
Strategic Plan are six Global Forest Goals and 26 associated targets to be
achieved by 2030, which are voluntary and universal” tümcesi için OGM’nin
çevirisini yeğledim. Ayrıca; ben de “goals” için “amaçlar”, “targets”
için “hedefler” karşılığını kullandım. Çevirilerdeki olası tüm yanlışlıklar,
doğal olarak, benimdir. Bundan dolayı da özür dilerim.
** 2010 yılında, Japonya'nın Aichi Eyaleti’de düzenlenen,
Taraflar Konferansı'nın (Kısaca “BM
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi” olarak anılan “Nesli Tükenmekte Olan
Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme”nin
Taraflar Konferansı) 10. toplantısı’nda
benimsenen “Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri”. Anımsa-nacağı gibi, bu
toplantıda “Biyolojik Çeşitlilik Stratejik Planı 2011-2020” başlıklı
belge de benimsenmişti.
Küresel
Amaç 1: Sürdürülebilir
orman yönetimi yaklaşımıyla koruma, onarma, orman içi ile or-man dışı
ağaçlandırmalarla Dünyadaki orman azalmasının orman artışına dönüştürülmesi;
orman ekosistemlerin yapısal özelliklerinin bozulmasının önlenmesine yönelik
çabaların artırılması; iklim değişikliğine ilişkin küresel girişimlerin
desteklenmesi.
1.1. Orman ekosistemlerinin kapsadıkları alanın genişliğini
dünya genelinde% 3 oranında artırmak.
1.2. Dünyadaki tüm orman ekosistemlerinin karbon biriktirme
işlevlerini korumak, geliştirmek.
1.3. 2020 yılına değin, tüm orman ekosistemlerinde
“sürdürülebilir orman yönetimi” uygulamalarını özen-dirmek; ormansızlaşmayı
durdurmak, yapısal özellikleri olumsuz yönde değişmiş orman ekosistemle-rini
onarmak; küresel olarak orman içi ve dışı ağaçlandırmaları büyük ölçüde
arttırmak.
1.4. Her türlü
orman ekosisteminin doğal yıkımlar ile iklim değişikliğinin etkilerine karşı
direncini, uyum gizilgüçlerini dünya genelinde yükseltmek.
(Bu küresel
amaç ile hedefler, 6.6, 12.2, 13.1, 13.3, 14.2, 15.1, 15.2, 15.3, 15.4 ve 15.8;
yanı sıra, ötekilerinin yanı sıra Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının 1.1, 1.4,
2.4, 4.4, 5.a, 6.6, 8.3, 9.3, 12.2, 12.5, 15.6 ile 15.c; yanı sıra, Aichi
Biyoçeşitlilik Hedefleri”nin** 5,
7, 9, 11, 14 ile 15 sırasayılı hedefle-rine ulaşılmasını desteklemeli;
gerçekleşmesine katkıda bulunmalıdır.)
Küresel
Amaç 2: Orman
ekosistemlerinin ekonomik, toplumsal ve çevresel yararlarının, başta geçimleri
orman ekosistemlerine bağlı insanlar olmak üzere yaşama koşullarının
iyileştirilmesi yö-nünde artırılması.
2.1. Geçimleri orman ekosistemlere bağlı yoksul insanların
içinde bulundukları yaşama koşullarını iyileş-tirmek.
2.2. Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki küçük ölçekli
ormancılık işletmelerinin, uygun koşullu kredilen-dirme vb parasal kaynaklara
erişebilme, yanı sıra, pazarlarla tümleşme olanaklarını artırmak.
2.3. Orman ekosistemlerinin, yanı sıra, ağaçların gıda
güvenliğine katkısını büyük ölçüde artırmak.
2.4. Orman ekosistemlerinin ekolojik yararlarının orman
ürünlerini işleme sanayisi ile öteki orman temelli işletmelerin toplumsal,
ekonomik ve çevresel gelişmelere katkısını artırmak.
2.5. Tüm orman
ekosistemi çeşitlerinin biyolojik çeşitliliğin korunması ile iklim değişikliği
sürecinin yavaş-latılmasına, uyumun sağlanmasına olası katkılarını sürekli
olarak artırmak.
(Bu küresel
amaç ile hedefler, ötekilerinin yanı sıra Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının
1.1, 1.4, 2.4, 4.4, 5.a, 6.6, 8.3, 9.3, 12.2, 12.5, 15.6 ve 15.c; yanı sıra,
Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri”nin 4, 14 ve 18’ sırasayılı hedeflerine
ulaşılmasını desteklemeli; gerçekleşmesine katkıda bulunmalıdır.)
Küresel
Amaç 3: Dünyadaki
özel olarak koruma altına alınmış orman ekosistemleri ile “sürdü-rülebilir
orman yönetimi” ilkeleriyle yönetilen öteki orman ekosistemlerini, yanı sıra,
bu orman eko-sistemlerinden sağlanan ürünlerin artırılması.
3.1. Dünya genelinde özel olarak koruma altına alınmış
“orman” alanlar ile öteki koruma altındaki alanları artırmak.
3.2. Uzun dönemli orman yönetim planlarıyla – “orman amenajman
planları”?- yönetilen orman ekosis-temlerini genişletmek.
3.3.
Sürdürülebilir ormancılık ilkeleriyle yönetilen orman ekosistemlerinden hasat
edilen ürünleri artırmak. (Bu küresel amaç ile hedefler, ötekilerinin yanı
sıra Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının 7.2, 12.2, 12.6, 12.7, 14.2, 14.5,
15.2 ve 15.4; yanı sıra, Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri”nin 7, 11, 12 ve 16
sıra-sayılı hedeflerine ulaşılmasını desteklemeli; gerçekleşmesine katkıda
bulunmalıdır.)
Küresel
Amaç 4: “Sürdürülebilir
orman yönetimi” yaklaşımının uygulanması için belirgin şekilde artış gösteren
yeni finansal kaynakların harekete geçirilmesi; bilimsel ve teknik işbirliği ve
ortaklık-ların güçlendirilmesi.
4.1. “Sürdürülebilir orman yönetimi” yaklaşımının
gerektirdiği parasal kaynakları sağlamak amacıyla tüm kaynaklardan daha çok
yararlanmak; bu yönetim anlayışının geliştirilmesi, özellikle gelişmekte olan
ülkelerde yaygınlaştırılması için koruma ve ağaçlandırma çalışmalarına destek
sağlamak.
4.2. Her türlü (ülkesel, iki ya da çok taraflı, vb) kamusal
ve özel kişiler ile kuruluşlardan parasal kaynak sağlama olanaklarını artırmak.
4.3. Ormancılık sektöründeki bilim, teknoloji, yenilik vb
alanlarda Kuzey-Güney, Güney-Güney, Kuzey- Kuzey ve üçlü işbirliği ile
kamu-özel ortaklıkları önemli ölçüde artmak.
4.4. Orman ekosistemleri için parasal kaynak sağlama
stratejileri geliştiren, uygulayan, yanı sıra, tüm kaynaklardan bu olanaklara
erişebilen ülkelerin sayısını önemli ölçüde artırmak.
4.5.
Ormancılıkla ilgili bilgilerin derlenmesi ile bulunabilme, yanı sıra,
erişebilme olanaklarını artırmak; çok boyutlu olarak değerlendirme yöntemlerini
geliştirmek.
(Bu küresel
amaç ile hedefler, ötekilerinin yanı sıra Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının
12.a, 15.7, 15.a, 15.b, 17.1, 17.2, 17.3, 17.6, 17.7, 17.16, 17.17, 17.18 ile
17.19; yanı sıra, Aichi Biyoçeşitlilik He-defleri”nin 19 sırasayılı hedeflerine
ulaşılmasını desteklemeli; gerçekleşmesine katkıda bulunmalıdır.)
Küresel
Amaç 5: Birleşmiş
Milletler’in önerdiği ilgili yönlendirici belgeleri* ile “sürdürülebilir or-man yönetimi” yaklaşımının
uygulanması, yanı sıra, ilgili ülkelerarası önerilerin dikkate alınmasının
desteklenmesi, orman ekosistemlerinin 2030 Gündemi’ne katkısının artırılması.
* Üye ülkelere “sürdürülebilir orman yönetimini”
desteklemek/özendirmek için oluşturulan BM Orman Anlaş-ması (The United Nations
Forest Instrument; UNFI), UNFF ve 2007 yılındaki BM Genel Kurulu tarafından
kabul edilmiştir. Anlaşma, SOY’u uygulamak ve ormanların 2030 Sürdürülebilir
Kalkınma Gündemi’ne olan katkılarını artırmak için “Ormanlar Üzerine Dört Ortak
Küresel Amaç” (GOFs) ile 44 ulusal ve uluslararası politika, önlem ve eylem
ortaya koyar.
5.1. Orman ekosistemlerinin yönetimini sürdürülebilir ulusal
kalkınma planlarına ve/ya da yoksulluğu azaltma stratejilerine içselleştiren
ülkelerin sayısını artırmak.
5.2. Orman yasalarının uygulanması ile yönetişimi, ormanlarla
ilgili ülkesel ve ülkelerarası kuruluşları önemli ölçüde güçlendirmek; yasadışı
orman ürünleri ticaretini dünya genelinde büyük ölçüde azal-tılmak.
5.3. Ülkesel ve ülkelerarası ormancılıkla ilgili politika ve
programlar ile ülkesel yasalar, bakanlıklar ile ilgili birimlerinin birbirleriyle
tutarlı, eşgüdümlü, tamamlayıcı olmasını; BM’nin “Yerli Halkların Haklarına
Dair Birleşmiş Milletler Bildirgesi”ni tam olarak benimseyen ülkelerde
ilgili tarafların, yerel topluluklar ile yerli halklarla etkileşime girmesini
sağlamak.
5.4. “Orman”
sayılan yerler ile ormancılık sektörüyle ilgili konuları arazi kullanım
planlarının hazırlanması ve uygulanmasına ilişkin karar süreçleriyle
tümleştirmek.
(Bu küresel
amaç ile hedefler, ötekilerinin yanı sıra Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının
1.4, 2.4, 5.a, 15.c, 15.9, 16.3, 16.5, 16.6, 16.7, 16.10 and 17.14; yanı sıra,
Aichi Biyoçeşitlilik Hedefler”nin 2 ile 3. sırasayılı hedeflerine ulaşılmasını
desteklemeli; gerçekleşmesine katkıda bulunmalıdır.)
Küresel
Amaç 6: Birleşmiş
Milletler sistemi içinde ve Ormancılık İşbirliği Ortaklığı’na (The
Col-laborative Partnership on Forests; CPF) üye kuruluşlar, yanı sıra,
ormancılıkla tüm sektörler ile taraflar arasında ormancılıkla ilgili konularda
işbirliği, eşgüdüm, uyum ve görevdeşliği (sinerjiyi) artırmak.
6.1. BM
düzeninde orman ekosistemleriyle ilgili programların birbirleriyle tutarlı ve
tamamlayıcı kılınması, gerektiğinde Küresel Orman Amaçları ile Hedefleriyle
uyumlulaştırılması.
6.2. Ormancılık İşbirliği Ortaklığı üyesi ülkelerin orman
ekosistemleriyle ilgili programlarının tu-tarlı ve tamamlayıcı kılınması, yanı
sıra, orman ekosistemleri ile ormancılık sektörünün “Sürdürülebilir Kalkınma
İçin 2030 Gündemi”ne çok boyutlu katkılarını kapsaması.
6.3. Sürdürülebilir orman yönetiminin desteklenmesi, ormansızlaşma,
orman ekosistemlerinin bozulmalarını durdurmak için sektörlerarası eşgüdüm ile
işbirliğinin her düzeyde önemli öl-çüde geliştirilmesi.
6.4. “Sürdürülebilir orman yönetimi” kavramının daha yaygın
bir olarak anlaşılmasının sağlan-ması, ilgili göstergelerin belirlenmesi.
6.5.
BM-OSP’nin uygulanmasına, büyük gruplar ile öteki paydaşların meslek içi
çalışmalar da dahil olmak üzere BM-OF etkinliklerine katılımının
güçlendirilmesi.
(Bu küresel
amaç ile hedefler, ötekilerinin yanı sıra Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının
17.14 sıra sayılı hedefine ulaşılmasını desteklemeli; gerçekleşmesine katkıda
bulunmalıdır.)
***
BM-OSP için
BM’nin önceki benzer amaçlı belgelerinde pek de görülmeyen tutarlılıkta bir
yönetsel düzen öngörülmüştür. Ek olarak; BM-OSP ekinde her “Küresel Amaç” için
toplam 94 “Eylem Alanı” önerilmiş; bu alanların kapsamlı olmadığı (!), yanı
sıra, bir sıralamaya dayanmadığı da belirtilmiştir. Bu yaklaşım, “orman”
sayılar yerler ile orman ekosistemleriyle ilgili olarak akla gelebilecek olan
her durumun, konunun “eylem alanı” olarak sunulmasına yol açmıştır.
Söylemek
gibi olmasın…
BM’lerin
çalışma düzenini gerektiğince bilmiyorum; doğrusu isterseniz, uzunca bir
zamandır da yakından izlemiyorum. Gerçekte, izleyemiyorum; İngilizceyi yeterince
bilmiyorum çünkü.* Dolayı-sıyla bu bağlamda yalnızca,
BM-OSP’de de sergilenen kimi eksikliklerin başlıcalarına değinmekle
yetineceğim.
* Açık söyleyeyim: BM söz konusu olduğunda, ben; “aman,
gölge etmesin de, başka ihsan istemiyorum” deme noktasındayım artık. Sözgelimi;
BM’nin, giderek daha da açıklık kazanan toplumsal ve siyasal yö-nelimlerini,
üye ülkeleri yönlendirme çabalarının yöntemini ve içeriğini; söylemlerinin
biçemini olumlamı-yorum. Özellikle de “az gelişmiş” sayılan ülkelerin parasal
ya da teknik destek sağlamaya indirgenmiş BM’yle ilişkilerini ise çoğu durumda
onaylamıyorum. Böyle değerlendiriyor olmam BM’nin her girişimini, yaptığı her
çalışmayı, önerdiği her yaklaşımı olumsuzladığım anlamına gelmez kuşkusuz. Bu,
öncelikle BM’nin çeşitli birimlerinde çalışanların, etkinliklerine katkı
verenlerin emeklerine, özverilerine saygısızlık olur; böyle bir saygısızlık
yapmam.
(i)
“Sözlüksüzlük”:
Kullanılan
kavram ve terimlerle ilgili bir sözlükçeye BM-OSP’de de yer verilmemiştir. Bu
durum, özellikle İngilizcenin resmi/anadil olmadığı toplumlarda ülkelerde yine
farklı anlamalara; ciddiye alındığı durumlarda ise bitmez tükenmez, kısır
tartışmalara yol açabilecektir. Sözgelimi, “orman” sayılan yerler, orman
ekosistemleri söz konusu olduğunda, en azından çerçeve niteliğinde tanım-ların
verilmesi bu türden sorunları en aza indirebilecektir.
(ii)
Genellemecilik:
Sanırım, artık
kanıksanmıştır; BM’nin, hemen hemen her alanda artık gelenekselleşmiş bir
yakla-şımı var: Hazırladığı yazanakları, önerdiği politika, strateji, eylem ve
ilkeleri son derece genelleme-ci yaklaşımlarla üretiyor ve sunuyor. Bu
yaklaşım, BM-OSP’ye de sürdürülmüştür. Örneğin, BM-OSP’de “küresel amaçlar”,
“hedefler” ile “eylem alanlarına” yer verilirken, ülkelerin, sözgelimi;
ü iklimsel koşullarına (“kurak”,
“nemli”, “yarı kurak” vb);
ü “orman” ya da orman ekosistemi
saydığı yerlerin mülkiyet biçimleri ile yönetim yapılarına (“kamu, “devlet”,
“özel”, vb);
ü ekonomik, toplumsal, kültürel yönlerden
gelişmişlik düzeylerine (“az gelişmiş” – “gelişmekte olan ülkeler”☻- ile “gelişmiş”);
ü orman” sayılan yerlerin, yanı sıra,
orman ekosistemlerinin genişliğindeki değişmelere;
ü “doğal” ve “yapay” orman ekosistemi
varlıklarına;
ü orman ekosistemlerinin iklim
değişikliklerine direnme yeteneğine,
göre
ayrıştırılması, BM-OSP’ndaki önermelerin genellemeleri azaltabilirdi.
(iii)
“Uyumlulaştırmacılık” Yanılsaması:
Ülkelerarası
çoğu kuruluşun yaklaşımları gibi BM de, üye ülkeleri “uyumlulaştırma” tutkusu
içinde; peki, neden? Bu tutkusu, BM’nin “genelleştirmeci” yöneliminin bir başka
nedeni. Oysa, özellikle “doğal” süreçler, ortamlar ile varlıklar söz konusu
olduğunda, olabildiğince kaçınılması gereken bir yaklaşım da bence budur. BM-OSP’de,
en iyimser söylemle, bu özenin gerektiğince gösterilmedi-ğini düşünüyorum.
(iv)
“Sürdürülebilir kalkınmacılık”:
Bilindiği
gibi, “sürdürülebilirlik”, BM’nin 1992’deki Çevre ve Kalkınma Konferansı’na
sunulan “Ortak Geleceğimiz” adlı yazanakla birlikte hemen hemen tüm
ülkelerde son derece yaygınlaşan ilksel bir kavramdır. Kavram, “sürdürülebilir
kalkınma” olarak kullanıldığında, genel olarak;
"Şimdilerdeki
gereksinmelerin, gelecek kuşakların gereksinmelerini karşılayabilmesini de ol
a-naklı kılacak biçimde karşılayabilme süreci”
anlamına
geliyor. Artık herkesin (!) çokça kullandığı bu kavram, yaşama alanlarına
indirgendi-ğinde bence pek çok yönden sorunludur. Bu sorunların belki de pek en
az olduğu alanlardan birisi emek ise ötekisi de “doğal” süreçler, ortamlar ile
varlıkların korunmas ıdır. Ne var ki, BM-OSP, “küresel amaçlar” ile
“hedeflerini” kavramın ilkesel yanından çok “sürdürülebilir kalkınma”
kavramıyla ilişkilendirmiştir. Bu, “doğal” süreçler, ortamlar ile varlıkları,
özel olarak da orman ekosistemlerinin yalnızca kaynak olarak görülmesinden
kaynaklanan yaşamsal önemde bir yanılsamadır*.
* Daha çok orman fakülteleri tarafından düzenlenen çok
sayıda kongre, çalıştay vb etkinliklerde “sürdürülebilir orman yönetimi” (?)
konulu onlarca bildiri tartışmaya açılmış; “bilimsel” ormancılık yazınında
konuyla ilgili çeşitli araştırmalar yayımlanmış; sonunda Orman Genel Müdürlüğü
de, şimdilerde üçüncüsü hazırlanan “OGM Sürdürülebilir Orman Yö-netimi
Kriter ve Göstergeleri” geliştirilmiştir. Bu çabaları yoksamıyorum,
kuşkusuz. Ancak, bana sorarsanız, bu çabalar, çoğunlukla “buz üzerine yazı
yazmaktan” öteye geçememiş; ormancılık uygulamaları üzerinde yönlendirici bir
etkisi olmamıştır. “- Peki, olmalı mıydı?” derseniz, bu soruya ben yanıt
veremem ama şunu söyleyebilirim: fark etmezdi ! Sa-vunucularına soruyorum; eder
miydi?
(v)
İlkeselcilik:
BM gibi
ülkelerarası bir kuruluştan çok şey mi bekliyorum (!), bilemem: Üye ülkelerin
toplumsal, ekonomik, kültürel yapıları ile yönetim biçimlerinin farklı olması,
“ülkelerin iç düzenlemelerine” ka-rışmama çabası, belki de kolaycılığı
yeğlemesi BM’nin daha çok ilkesel önermelerle yetinmesine yol açıyor; doğrusu,
bilemiyorum. Ancak bildiğim bir şey varsa o da BM’nin gereğinden fazla
“ilke-selci” olması. BM-OSP’de de, deyim yerindeyse, baş tacı edilen
“katılımcılık” ilkesini ele alalım: En azından ülkemizde yürütüldüğü biçimde
“katılımcılık”, gerçekte doğru, işlevsel temelde yaşama geçirilen bir ilke
değildir. Uygulamaya bakılırsa; söz konusu olan, en iyi durumda bile,
“katılmacı-lık”; daha doğru bir söyleyişle de, “keyfi katılmacılıktır”: Yaygın
olan “katılmacı” uygulamalar, ikti-dar olanın yalnızca;
ü “uygun” bulduğu süreçlere,
ü “uygun” bulduğu kişi ve kuruluşları,
ü “uygun” bulduğu düzeyde ve biçimde
kattığı, “uygun bulmadıklarını” katmadığı,
ü “uygun” biçimde yürüttüğü,
ü “uygun” bulmadıklarını yürütmediği;
katılanların
ya da katılabilecek olan yahut katılmalarında kamusal açıdan yarar bulunanların
ise;
ü katılma isteklerine bağlı,
ü katılanlara hiçbir yükümlülük
getirmeyen;
bir
düzeneklerdir; gerçekte, emek sömürüsünün “nazik” bir biçimidir. İlginçtir;
“katanların” yanı sıra “katılanlar da yapılan uygulamalardan pek hoşnuttur (!)
Emeğin, yanı sıra, “doğal” süreçler ile ortamlar ile varlıkların korunması söz
konusu olduğunda bu türden “katı-lımcı” etkinliklerin götürüsü getirisinden
daha büyük olabilmektedir. BM-OSP de böylesi bir “katı-lımcılık” öneriyorsa,
deyim yerindeyse, “yandı gülüm keten helva”!
(vi) Ekonomi
politik süreçlerden soyutlanmacılık:
Açıktır ki,
kapitalist üretim ilişkilerinin egemen, yanı sıra, yaygın olduğu bir evrende BM
gibi bir ül-kelerarası kuruluştan ekonomi-politik temelli süreçlerde yansız ya
da gerektiğince “eşitlikçi” olma-sını beklemek gerçekçi bir tutum değildir.
BM’nin kuruluşundan bu yana yaşadığı en önemli çelişki-lerden birisi de bence
budur; üstlendiği görevler, aldığı kararlar ile nesnel koşulların çoğu zaman
uyamayacak olmasıdır. Bu nedenledir ki, BM de bu çelişkiyi, ya görmezden
gelerek ya da önerme-lerini, kurallarını ilkesel söylemlerle düzenleyerek
aşmayı yeğlemektedir. Dolayısıyla da etkenlik düzeyini gerektiğince
yükseltememekte; çoğu kararı, önermesi “kâğıt üzerinde” kalmaktadır. Büyük bir
olasılıkla, BM-OSP’yi de böyle bir gelecek beklemektedir.
*
N’apayım;
“böyle buyurdu Birleşmiş Milletler”; ben başka ne söyleyebilirim ki?
***
YARARLANDIĞIM KAYNAKLAR:
1) IISD;
“Birleşmiş Milletler Orman Forumu Onuncu Toplantısı, 8-19 NİSAN 2013”, Dünya
Müzakereler Bülteni, Çevre ve Kalkinma Müzakereleri için Raporlama Servisi,
http://enb.iisd.org/vol13/enb13187t.html.
2) Damla
Yıldız-Erdoğan Atmış; “Avrupa Birliği Ormancılık Stratejilerinin Türkiye
Ormancılığı Üzerine Etki-leri”, II. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu,“Akdeniz
Ormanlarının Geleceği: Sürdürülebilir Toplum ve Çevre” Bildiriler, SDÜ Orman
Fakültesi, 22-24 Ekim 2014, Isparta, Sayfa 491.
3)
http://foris.fao.org/static/data/fra2010/FRA2010Globaltables.
4) FAO, Global
Forest Resources Assessment 2015, How are the world’s forests changing?,
Second Edition, Roma, 2016, Sayfa 9.
5) FAO, Global
Forest Resources Assessment 2010, Global Report, Rome, 2010, Sayfa xxviii.
6) FAO, Global
Forest Resources Assessment 2015, How are the world’s forests changing?; Second
Edi-tion, Rome; Sayfa 9.
7)
https://www.ogm.gov.tr/ekutuphane/Dokumanlar/Ormanlar üzerine Birleşmiş
Milletler stratejik planı 2017-2030.docx.
8)
https://ec.europa.eu/growth/sectors/raw-materials/industries/forest-based/sustainable-forest-management_en.
9)
http://www.un.org/esa/forests/news/2017/01/six-global-forest-goals/index.html.
(Tianzi Dağları. 300 milyon yaşlarında, 500-600
metre yükseklikteki kuvars kaya olumu; Çin)
(Kaynak:
https://www.google.com.tr/search?q=tianzi+mountains)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder