OVALAR,YAYLALAR,AKARSULAR DAHA NELER NELER
Birkaç gün önce İzmir’den Bandırma’ya otobüsle yolculuk ettim. İki ay
gibi kısa bir zamanda ne çok şey değişmiş şaştım kaldım. İzmir ile Manisa
arasında özel mülkiyette olup değişik nedenlerle yapılaşmadan kurtulduğunu
sandığımız bir çok yerde çok hızlı bir yapılaşma adeta birbiriyle yarışırcasına
başlamış. Orman içi açıklıklarda her halde mahkemelik durumları vardı, mahkemeler
bitti ki doğa ile en ufak bir uyumu olmayan özel yapılar yükselmeye başlamış.
Manisa çevre yolu yapılınca, bu yolun çevresinin hızlı bir şekilde yapılaşma
ile dolacağı bekleniyordu ki şimdilerde
oralarda tarla vasfı olan yer bulmak olanaksız, him@izmir.bel.trçünkü
imar planı yapılmış ve ovanın o kısmı Muradiye Celal Bayar Üniversite yerleşke
alanına kadar yapılaşmaya ayrılmış. Manisa ile Saruhanlı ve Saruhanlı ile
İshakçelebi arası da toprak yasasının arkasından dolanmak için tarımsal amaçlı
fabrikalarla dolmuş.
Sağda Atatürk Ormanı, solda Maliye Ormanını geçip Akhisar Ovasına
girdiğinizde de sağlı sollu fabrikalar ve Akhisar Organize Sanayi ile karşılaşıyorsunuz.
Dünyanın en verimli ovalarından birini nasıl elbirliği ile yok ederiz onun gayreti
içerisindeyiz sanki. Ova yağmalanırken Gelenbe’ye doğru bu kez rüzgar
santralleri devreye giriyor. Dağlara geniş yollar açılmış santrallerin
kanatlarını ve diğer parçalarını taşıyan büyük araçların geçmesi için. 2018
yılına kadar yeni rüzgar elektrik santrali kurulabilmesi için başvuru
alınmayacakmış, öğle yazdı gazeteler.
Akhisar ile Balıkesir arasında ağaçlandırma yapılmış alanlar ile
baltalık ormanlar nasılsa şimdilik doğal haliyle duruyor ama korkuyorum
cumhurbaşkanının bir lafını İzmir Orman Bölge Müdürlüğünde koca bir totem
tanıtım levhasına astılar: İnsan için
orman, ekonomi için orman demekte…
Kaynaklar nasıl da hızla yok oluyor ve kimin için. Balıkesir’e varmadan
Pamukçu’da şu sıralar kapalı olan polis okulunu geçip şehre döndüğünüzde adeta
şantiye ile karşılaşıyorsunuz. Balıkesir çevre yolu yapıldığında yolun çok
hızla dolacağı belliydi ve karayolları için çevresel etki değerlendirmesi diye
bir şey söz konusu edilemezdi. Hangi şehrimizde farklı oldu ki, mirasyedi gibi
tarım alanlarını har vurup harman savuruyoruz. Balıkesir Ovası hızla yok
oluyor.
Balıkesir Ilıca sapağı arası da yol kenarı yağmadan nasibini almış. Boş
yer yok gibi ve bazı mağazalar dükkanlarını taşımışlar yol kenarlarına. Özel
araçları ile geçenler yanında yolcu otobüsleri de bu ve benzeri yerlerde mola
veriyor. Yolcu taşımacılığının karayollarına aktarıldığı ilk yıllarda Susurluk
İlçesi içinde yapılmış olan kocaman lokantalar ne yazık ki şimdilerde müşteriyi
bekliyor da bekliyor. Susurluk Bandırma arasında tavuk çiftlikleri yanında
tarımsal amaçla kamufle edilmiş değişik fabrikalar tarım alanlarını büyük bir
hızla işgal etmiş ve aynı hızla işgale devam ediyor. Bandırma ilçesi artık yerine
sığamayacak duruma gelmiş ve Manyas’a doğru korkunç bir saldırı söz konusu.
Manyas Kuş Cennetinin ne kadar ömrü kaldı tahmin etmek olanaklı.
Bandırma’dan Gönen’e, oradan Biga ve Lapseki üzerinden Çanakkale’ye
gelindiğinde artık Çanakkale ovasının kalmamış olduğunu görmek mümkün. Yeni
yapılan çevre yolu ovanın son kırıntılarını da imar planı içine almış gibi. Her
geçişimde yağmanın daha bir insafsızca çoğaldığını görmekten yoruldum. Nasıl
dur denilecek, ya da dur demek için daha ne kadar tükenmek gerekecek.
Tüm şehirlerde çevre yolları yapıldı ve ova üzerine kurulmuş şehirlerde
özellikle ovanın ortasından geçirildi bu yollar,sanki yapabildiğiniz kadar
tarım topraklarını yok edin,katledin denildi. Bu uygulamadan ovası olan ilçeler
hatta beldeler de nasibini aldı. Afyonkarahisar ili geçmişte manda yetiştirilen
ovalarını yapsatçı inşaatçılara kaptırmış görünüyor,Çay,Bolvadın ve ovada yer
alan beldeler hızla yok edilen ovalarını acaba arar mı.
Uşaktan başlayan Büyükmenderes nehri boyunca o denli hızlı bir yok ediş
söz konusu ki bir gün önce geçtiğiniz yerden bir gün sonra geçince
tanıyamıyorsunuz. Karahayıt bir zamanların en gözde tatil mekanı iken
şimdilerde oteller kapanıyor,pansiyonlar ne yapacağını şaşırmış, kapanmadan
beter durumdalar. Şuursuzca yok edişin neleri de yok ettiğini sanırım bir
zamanlar gerçekten başarılı turistik olan yerler acı bir şekilde yaşıyorlar ve
ellerinden her hangi bir şey gelmiyor. Jeotermali yeni keşfetmiş olmanın
şımarıklığı ile birbirini izleyen yüzlerce jeotermal santral devreye sokulmaya
çalışılıyor,nerde enerji var ise orada mutlaka sorun olacaktır endişesini
taşıyan kimse yok gibi. Çevresel Etki Değerlendirmesi bürokratların dünyaya
bakış açısı ile bir yerlere götürülmeye çalışılıyor,yoldan gözükmeyen yerlerde
çalışın diyen yanında karşı çıkanı tetikçilere öldürtüp,tetikçiyi de
hapishanede birilerine öldürtebiliyorlar ve şaşıp kalıyoruz sessiz bizle hiç
ilgisi yokmuş gibi.
Nelere alışmadık ki… Bergama köylüleri siyanürlü altın aranmasına karşı
çıktıklarında seyirci olduk seyrettik,4C kadrolu işçiler Kızılay sokaklarında
aylarca naylon çadırlarda direndiklerinde de iyi seyirciydik. Şimdilerde
işlerinden sudan nedenlerle atılan
binlerce insanın dramının da çok iyi seyircisiyiz. Seyircilikten seyir edilen
haline düşmemize az kaldı sanıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder