30 Ocak 2018 Salı

OVALAR,YAYLALAR,AKARSULAR DAHA NELER NELER
Birkaç gün önce İzmir’den Bandırma’ya otobüsle yolculuk ettim. İki ay gibi kısa bir zamanda ne çok şey değişmiş şaştım kaldım. İzmir ile Manisa arasında özel mülkiyette olup değişik nedenlerle yapılaşmadan kurtulduğunu sandığımız bir çok yerde çok hızlı bir yapılaşma adeta birbiriyle yarışırcasına başlamış. Orman içi açıklıklarda her halde mahkemelik durumları vardı, mahkemeler bitti ki doğa ile en ufak bir uyumu olmayan özel yapılar yükselmeye başlamış.
Manisa çevre yolu yapılınca, bu yolun çevresinin hızlı bir şekilde yapılaşma ile  dolacağı bekleniyordu ki şimdilerde oralarda tarla vasfı olan yer bulmak olanaksız, him@izmir.bel.trçünkü imar planı yapılmış ve ovanın o kısmı Muradiye Celal Bayar Üniversite yerleşke alanına kadar yapılaşmaya ayrılmış. Manisa ile Saruhanlı ve Saruhanlı ile İshakçelebi arası da toprak yasasının arkasından dolanmak için tarımsal amaçlı fabrikalarla dolmuş.
Sağda Atatürk Ormanı, solda Maliye Ormanını geçip Akhisar Ovasına girdiğinizde de sağlı sollu fabrikalar ve Akhisar Organize Sanayi ile karşılaşıyorsunuz. Dünyanın en verimli ovalarından birini nasıl elbirliği ile yok ederiz onun gayreti içerisindeyiz sanki. Ova yağmalanırken Gelenbe’ye doğru bu kez rüzgar santralleri devreye giriyor. Dağlara geniş yollar açılmış santrallerin kanatlarını ve diğer parçalarını taşıyan büyük araçların geçmesi için. 2018 yılına kadar yeni rüzgar elektrik santrali kurulabilmesi için başvuru alınmayacakmış, öğle yazdı gazeteler.
Akhisar ile Balıkesir arasında ağaçlandırma yapılmış alanlar ile baltalık ormanlar nasılsa şimdilik doğal haliyle duruyor ama korkuyorum cumhurbaşkanının bir lafını İzmir Orman Bölge Müdürlüğünde koca bir totem tanıtım levhasına  astılar: İnsan için orman, ekonomi  için orman demekte… Kaynaklar nasıl da hızla yok oluyor ve kimin için. Balıkesir’e varmadan Pamukçu’da şu sıralar kapalı olan polis okulunu geçip şehre döndüğünüzde adeta şantiye ile karşılaşıyorsunuz. Balıkesir çevre yolu yapıldığında yolun çok hızla dolacağı belliydi ve karayolları için çevresel etki değerlendirmesi diye bir şey söz konusu edilemezdi. Hangi şehrimizde farklı oldu ki, mirasyedi gibi tarım alanlarını har vurup harman savuruyoruz. Balıkesir Ovası hızla yok oluyor.
Balıkesir Ilıca sapağı arası da yol kenarı yağmadan nasibini almış. Boş yer yok gibi ve bazı mağazalar dükkanlarını taşımışlar yol kenarlarına. Özel araçları ile geçenler yanında yolcu otobüsleri de bu ve benzeri yerlerde mola veriyor. Yolcu taşımacılığının karayollarına aktarıldığı ilk yıllarda Susurluk İlçesi içinde yapılmış olan kocaman lokantalar ne yazık ki şimdilerde müşteriyi bekliyor da bekliyor. Susurluk Bandırma arasında tavuk çiftlikleri yanında tarımsal amaçla kamufle edilmiş değişik fabrikalar tarım alanlarını büyük bir hızla işgal etmiş ve aynı hızla işgale devam ediyor. Bandırma ilçesi artık yerine sığamayacak duruma gelmiş ve Manyas’a doğru korkunç bir saldırı söz konusu. Manyas Kuş Cennetinin ne kadar ömrü kaldı tahmin etmek olanaklı.
Bandırma’dan Gönen’e, oradan Biga ve Lapseki üzerinden Çanakkale’ye gelindiğinde artık Çanakkale ovasının kalmamış olduğunu görmek mümkün. Yeni yapılan çevre yolu ovanın son kırıntılarını da imar planı içine almış gibi. Her geçişimde yağmanın daha bir insafsızca çoğaldığını görmekten yoruldum. Nasıl dur denilecek, ya da dur demek için daha ne kadar tükenmek gerekecek.
Tüm şehirlerde çevre yolları yapıldı ve ova üzerine kurulmuş şehirlerde özellikle ovanın ortasından geçirildi bu yollar,sanki yapabildiğiniz kadar tarım topraklarını yok edin,katledin denildi. Bu uygulamadan ovası olan ilçeler hatta beldeler de nasibini aldı. Afyonkarahisar ili geçmişte manda yetiştirilen ovalarını yapsatçı inşaatçılara kaptırmış görünüyor,Çay,Bolvadın ve ovada yer alan beldeler hızla yok edilen ovalarını acaba arar mı.
Uşaktan başlayan Büyükmenderes nehri boyunca o denli hızlı bir yok ediş söz konusu ki bir gün önce geçtiğiniz yerden bir gün sonra geçince tanıyamıyorsunuz. Karahayıt bir zamanların en gözde tatil mekanı iken şimdilerde oteller kapanıyor,pansiyonlar ne yapacağını şaşırmış, kapanmadan beter durumdalar. Şuursuzca yok edişin neleri de yok ettiğini sanırım bir zamanlar gerçekten başarılı turistik olan yerler acı bir şekilde yaşıyorlar ve ellerinden her hangi bir şey gelmiyor. Jeotermali yeni keşfetmiş olmanın şımarıklığı ile birbirini izleyen yüzlerce jeotermal santral devreye sokulmaya çalışılıyor,nerde enerji var ise orada mutlaka sorun olacaktır endişesini taşıyan kimse yok gibi. Çevresel Etki Değerlendirmesi bürokratların dünyaya bakış açısı ile bir yerlere götürülmeye çalışılıyor,yoldan gözükmeyen yerlerde çalışın diyen yanında karşı çıkanı tetikçilere öldürtüp,tetikçiyi de hapishanede birilerine öldürtebiliyorlar ve şaşıp kalıyoruz sessiz bizle hiç ilgisi yokmuş gibi.

Nelere alışmadık ki… Bergama köylüleri siyanürlü altın aranmasına karşı çıktıklarında seyirci olduk seyrettik,4C kadrolu işçiler Kızılay sokaklarında aylarca naylon çadırlarda direndiklerinde de iyi seyirciydik. Şimdilerde işlerinden sudan nedenlerle  atılan binlerce insanın dramının da çok iyi seyircisiyiz. Seyircilikten seyir edilen haline düşmemize az kaldı sanıyorum.   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder