
Biliyorum, çoğu okur; “- Bana ne?” diyecektir. Böyle düşünenlere birkaç “küçük” gerçeği
anımsatmak isterim: Orman Genel Müdürlüğü (OGM), ülkemizde hukuksal olarak
“orman” sayılan, tümüne yakını da devlet mülkiyetinde olan ve ülkemizin %
27’sini oluşturan yerleri korumaya, işletmeye, iyileştirmeye ve genişletmeye
“çalışmaktadır”. Yaklaşık 40 bin kamu çalışanı, onbinlerce de mevsimlik işçi
çalıştıran OGM’nin 2015 yılında yalnızca döner sermaye konsolide bütçesi
geliri/giderinin 2,9 milyar TL olacağı;
gider bütçesinin % 91,5’ini “cari giderlerin”, gelir bütçesinin ise %
90’ının orman ürünleri satış gelirlerinin oluşturması öngörülmüştür.
Kısacası; bence yalnızca bu göstergeler nedeniyle bile OGM’de olup bitenler
görmezden gelinemez; gelinmemesi gerekir. Ancak, görünüşe bakılırsa, başta orman
ekosistemleri olmak üzere bu denli büyük bir kamusal varlık yönünden yaşamsal
önemde kararlar alan, yanı sıra, uygulayan OGM’de olup bitenler en ateşli
ormanseverlerin bile tartışma gündemine giremiyor. Onlar bir yana, bıktıracak
denli yineliyorum; ormancı çalışanlar ile demokratik kitle örgütleri de, çoğu
durumda bu olup bitenlerden ya haberi olmuyor ya da haberi olsa da ya
“ilgilenmeye değer” bulmuyor ya da destekliyor. Sayıları giderek artırılan,
sayıları şimdilerde onbire ulaşan orman fakültelerindeki yüzlerce
“akademisyenin” ne yaptıklarını ise, ne siz sorun ne ben söyleyeyim... Bu
durumda OGM’de olup bitenler de benim ya da değerli meslektaşım Ahmet
Demirtaş gibi, çoktan ununu eleyip eleğini asmaları gerekenlere kalıyor doğal
olarak. Bizim, haydi genelleme yapmayayım, benim gibileri ise kimsenin
ciddiye aldığını sanmıyorum. Böyle de olsa, “Abdurrahman Çelebi”lik yapmak
hiç yoktan iyidir bence.
Öte yandan; “…Sessiz
Tartışmalar (17)”yi bu düşüncelerle hazırladım. Ne ki, bu kez benim pek katkım olmadı; hemen hemen
yalnızca OGM’nin;
sayfasında 9 Ağustos 2015 günü yer verilen bilgileri
rastgele aktarmakla yetindim; nedensiz değil.
OGM’de, başka “şeyler de” oluyordur kuşkusuz. Ancak, daha
önce onlar üzerine hazırladığyıp paylaştığım değinilerle canınızı yeterince
sıkıyorum zaten (!); bu kez de böylesini denemek istedim. Artık güler
misiniz, ağlar mısınız yoksa düşünür müsünüz yahut hem güler, hem ağlar, hem de düşünür müsünüz, bilemem*.
Hemen belirteyim: Bu kez tezim; ülkemizde ormancılık
çalışmalarının gerektiğince önemsenmediği; sıkça kullandığım bir deyimi biraz
değiştirerek söylersem; “yalnızca ormanı bakmaktan ormancılığın
görülemediği”. Bana öyle geliyor ki, birileri; bizlere sürekli olarak;“cambaza
bak cambaza!” diyor; haksız mıyım acaba, ne dersiniz?
***
Yücel ÇAĞLAR
|
“- Biz
"ağaç dikmeyi” çoooook severiz; ama dağda bayırda değil; böyle temiz
yerlerde; çünkü, hep söylüyorum; biz çevrecinin daniskasıyız. Aferin size;
halıyı tam da istediğim renkte bulmuşsunuz.”
“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Toplu Açılış
Törenleri için 11 Nisan 2015 tarihinde Sakarya’yı ziyaret etti.”
(Ne
diyeyim; benim de saygılarımla !)
“Başbakanımız Prof. Dr. Sayın Ahmet Davutoğlu ve eşi Sayın
Sare Davutoğlu, Vali Şerif Yılmaz ve protokol mensupları tarafından karşılandı.
Valilik Şeref defterini imzalayarak Kütahya’da yürütülen çalışmalar hakkında
bilgiler alan Başbakanımız Davutoğlu ziyaretinde, Zafer Meydanında Kütahya
halkına hitap etti. Kütahya’da vatandaşlara hitap eden Başbakanımız Davutoğlu,
büyük coşku ile karşılandı.”
“- N’olur,
küreği bir kez olsun bana da ver ben dikeyim; sağda soldan bakıyorlar; sonra
Kemal Kılıçdaroğlu da kalkıp bir fidan bile dikemiyorlar derler…”
“Bakanımız
Prof. Dr. Veysel Eroğlu, bir dizi açılış ve temel atma törenine katılmak üzere
12.05.2015 tarihinde Afyonkarahisar’a gitti. Bakanımızın ziyareti sırasında
Genel Müdürümüz İsmail Üzmez de kendisine eşlik etti.”
“-
Bahçelerde kereviz, geeeel bize bağzı
bağzı...”
“- Çok
güzeldi Sayın Bakanım kutlarız. Yalnız n’olur bir de sayıları her yıl hızla
artan işsiz orman mühendisleri için "Aman ormancı..." şarkısını söyleseniz;
çok istiyorlar da…”
“Genel Müdürümüz İsmail Üzmez sırasıyla; Bakanlık, TOBB,
Balgat ve Ankara İşletme Müdürlüğü binalarında çalışan personellerimizi ziyaret
ederek bayramlarını kutladı ve sohbet etti.”
“Genel Müdürümüz
İsmail Üzmez 09-12 Nisan tarihlerinde düzenlenen “Artvin Tanıtım” günlerine
katılarak Artvin Orman Bölge Müdürlüğünün standını ziyaret etti.”
“- Al al;
Allahını seversen al; al ya, neden korkuyorsun; bak gücenirim sonra…”
“30.000 Fidan 30.000 Çocuğun Adıyla
Büyüyecek…”
“-
Siz dikin çocuklar, diken; biz icabına
bakarız.”
“İstiklal Gazileri
Derneği Başkanı ve Üyeleri Genel Müdürümüz İsmail Üzmez' i Makamında Ziyaret
Ettiler.”
“- Sayın
Genel Müdürüm; şuradaki söküğü de diktim mi, tamam...”
“-Allah
bereket versin !”
“Orman Genel
Müdürlüğümüz; Toplumda orman sevgisinin arttırılması, çocuk ve gençlerimizde
orman ve doğa bilincinin yaygınlaştırılıp dolayısıyla insandan kaynaklanacak
yangınların en aza indirilerek geçmişten devraldığımız bu milli servetimizi gelecek
nesillere aktarılması ile Orman Genel Müdürlüğümüzün Ülke çapında yaptığı ormancılık
faaliyetlerinin bütün vatandaşlarımıza tanıtılması amacıyla Ormancılık Faaliyetleri
Tanıtım Tırı nı hayata geçirmiş, bu tır da ilk olarak Balıkesir İli Körfez
Bölgesi olarak adlandırılan Edremit ve Burhaniye İlçelerimizde halkımızın
ziyaretine açılmıştır. 3D sinema özelliği ve çok amaçlı sahneye sahip Tır’a
halkımız tarafından yoğun ilgi gösterilmekte, çocuklarımız buradaki
etkinlikleri ilgi ile takip etmektedirler.”
(Neşeniz bol olsun
gençler; eminim orman sevginiz kesinlikle artmış, orman ve doğa bilincine
ulaşmış, OGM’nin yürüttüğü çalışmalarını öğrenmişsinizdir. Peki, sonra?)
“- Görüyorsunuz; bir ağaç kesiyorsak yüzlercesini de dikiyoruz! Şimdi
inandınız mı; Yeşil Yol’ projesiyle ilgili olarak ‘Yeşil yol projesine ben
taraftarım. Ne kadar ağaç kesilirse ben 100 katını dikeceğim.” dememe?”
"Bir kan bir
fidan" kampanyası ile sen de kan ver, insana ve tabiata can ver!
(- Olur; sizi mi kıracağız; kanımız
fidanlarımız; fidanlarımız madencilere, turizmcilere, özel üniversite
kuracaklara, karayolculara… feda olsun!)
“Genel Müdürümüz İsmail
Üzmez'in başkanlığında telekonferans yoluyla gerçekleşen toplantıya Genel Müdür
Yardımcılarımız, Daire Başkanlarımız ve 27 Orman Bölge Müdürlüğü katıldı.”
“- Görüyorsunuz; çooooook meşgulüm çok !”
“- İçinde
ne var, valla ben de bilmiyorum; hem zaten bilsem de söyler miyim!”
“- Bakmayın siz Yücel'in ‘hariçten gazel
okuduğuna; onun aklı ermez. O yalnızca konuşur; okuyanı varmışçasına da yazar
durur.”
(İşte onda çok
haklısınız; beni ne okurlar ne de dinlerler. Zaten yaptıklarınıza ne de
söylediklerinize aklım eriyor: Örneğin, OGM’nin kamuoyuna açıkladığı
‘Ormancılık İstatistikleri ’ne göre; 2002-2012 döneminde yalnızca 304,7 bin
hektarda ağaçlandırma yapmışsınız. Ki, siz de bilirsiniz (umarım); bu
çalışmaların hemen hemen tümü, zaten orman sayılan yerlerde yapılmıştır.
Öyleyse, bu artış nereden kaynaklanmış Tanrı aşkına?
“Yeni Yıla Fidan Dikerek Girelim"
Kampanyamız kapsamında ülkemizin dört bir yanında ücretsiz fidan dağıtmaya
devam ediyoruz.”
“Peki; Orman Genel
Müdürlüğü yıl da 13 milyon m3 “endüstriyel odunu” (tomruk, tel direk, maden
direği, sanayi odunu, kağıtlık odun, lif-yonga odunu, yakacak odun) nereden
sağlayacak; dolayısıyla 2,6 miyar TL’lik geliri nasıl elde edecek? Aman canım,
onu da ben düşüneceğim…”
“Orman Yangını İhbar
Hattı: ALO 177...”
(- Orda kimse var mıııııııııı?)
“Karaman'da Hz.
Mevlana'nın vefatının 741. Vuslat Yıldönümü sebebi ile vatandaşlarımıza 6000
adet ücretsiz sedir fidanı dağıtımı gerçekleştirdik.”
“2014 Yılı Orman
Yangınları Değerlendirme Toplantısı’nı 6 Aralık 2014 Cumartesi Günü İzmir’de
gerçekleştirdik. İzmir Kaya Termal Otel Kongre Salonu’nda gerçekleşen toplantıya
Orman ve Su İşleri Bakanımız Sn. Prof. Dr. Veysel EROĞLU, Genel Müdürümüz Sn.
İsmail Üzmez, İzmir Valisi Mustafa Toprak, Manisa Valisi Erdoğan Bektaş , … köy
muhtarları, sürü sahipleri, çobanlar, arı yetiştiricileri ve vatandaşlar
katıldılar.”
“- İyi
ki bu toplantıyı yapmışız, baksanıza; 2013 yılında 3500 yangın çıkar, 11355
hektar orman ekosistemi yanarken 2014 yılında yangın sayısını 2149’a, yanan
orman ekosistemi genişliğini de 3177 hektara düşürdük. Bu konuda kimse elimize
su bile dökemez”
(Sevindim; toplantılarınıza sağlık (!) Sözü
geçen gibi otellerde devletin parasıyla yapılacak “kongreler” ile orman
yangınları sayısı ve yanan orman ekosistemlerinin genişliği arasında ters yönlü
bir ilişki varmış! Orman fakültelerindeki yangıncılara önemle duyuruyorum !)
“Edirne'de “Çocuklara 1001 Ağaç Masalları
Projesi” çerçevesinde yeni doğan her bir bebek için 1 fidan dikimi yapıldı.”
( Ülkemizde her yıl 1,4 milyon çocuk doğuyormuş. Hele bir de, yurttaşlarımız Başkan’ın isteğine uyup çocuk sayılarını üçe dörde çıkarabilirse; deyim yerindeyse “yırttık” demektir. “Belinize kuvvet” sevgili yurttaşlarım; “belinize” kuvvet!)
“Orman Genel
Müdürlüğümüz ve Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Aile ve Gençlik Merkezi arasında
imzalanan protokol kapsamında 5 yıl boyunca dikilecek olan fidandan 10 bin
adedi Kahramanmaraş'ta toprak ile buluştu.”
“Bakanımız ve Genel Müdürümüz Orman
Yangınları Tatbikatı için geldiği İzmir'de tatbikat sonrası Foça'ya gelerek
açılışına katıldıkları okulun bahçesine fidan diktiler. Foça Cemil Midilli Çok
Programlı Anadolu Lisesi açılışını gerçekleştiren Bakanımız Prof. Dr. Veysel
Eroğlu öğrencileri görünce duygulandığını, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde
görev yaptığı yılları anımsadığını belirtti.”
“Genel Müdürlüğümüz
ile Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Aile ve Gençlik Merkezi (KAGEM) arasında, 13
Mayıs 2014 tarihinde Ağaçlandırma İşbirliği Protokolü imzalanmıştır. Söz konusu
protokol kapsamında 25 Ekim 2014 tarihinde Ankara-Çubuk’ta organize edilen
fidan dikim merasimiyle ilk fidanlar toprakla buluşturuldu.”
“- Genel
Müdür olmama bakmayın; gördüğünüz gibi ormancı çalışanları rotasyona tutar,
araştırmacıların performanslarını bile ölçer; bunca işin arasında fidan da
dikebilirim. Can suyunu başkaları da versin artık!”
(Allah daha da
artırsın; ne diyeyim !
Hem sonra, yurttaşlarımız Başkan’ın isteğine
uyup da çocuk sayısını arttırırsa fidana daha çok gereksinmemiz olacak, değil
mi ya…
Ancak, aklıma
gelmişken sorayım: Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği dava
açıp engellemeseydi bu fidanların üretildiği fidanlıkları kıraç tarla fiyatına
satmaya kalkışmıştınız; anımsadınız mı? Peki ya satabilseydiniz n’olurdu?”
(Lütfen tarihlere dikkat; 1991-2014, 1987-2014; hepsi de 2002 yılından önce
yapılmış olamaz mı? Yok canım, birazı da sözgelimi, 397 hektarı 2003-2014 döneminde yapılmıştır.
Cumhuriyetimizin, özellikle de 1923-1950 dönemindeki kazanımlarını yoksayabilen
bir kafadan başka ne beklenebilir ki? )
“Diyarbakır'da 2014 yılında 315.500 adet
ceviz, badem, antepfıstığı, dut, meşe palamudu ağaçlandırması yaparak orman
köylülerimize ek gelir kapısı oluşturduk.”
“Bolu Seben'de 2014
yılında 41 ha alanda 12.000 adet badem, 1050 adet ceviz fidanı dikerek orman
köylülerimize ek gelir sağladık.”
(Çok merak ediyorum; bu
çalışmalar hangi arazilerde yapıldı acaba; “bozuk devlet ormanı” sayılan yerlerde mi?
Biliyorum; kimileri ‘nerede yapılırsa yapılsın!’ diyordur. Demesinler bence;
kör cahilliklerini açığa vurmuş; ardıl amaçlarla bu çalışmalara yol açanların
değirmeni su taşımış olurlar; uyarmadı demeyin…)
“Muğla’da
organ bağışında bulunanlar için oluşturduğumuz "Hayata Bağış Ormanı"
için ilk fidanları organ bağışında bulunan 112 Acil Servis çalışanları dikti.”
(Sağolsunlar. Umarım, çokça yapıldığı gibi yine
“kaş yaparken göz
çıkarılmamıştır.)
“SONUÇ”
YERİNE…
“- Bu içerikte ‘…Sessiz Tartışmalar’a bir de
‘Sonuç’ mu gerekirmiş?” demeyin lütfen; gerekir; şu nedenle:
Ne
Orman ve Su İşleri Bakanı, ne Orman Genel Müdürü ile öteki “üst düzey”
yöneticiler, ne ormancı çalışanların büyük bir çoğunluğu, ne ilgili meslek
örgütleri, ne orman fakülteleri, ne de ormansever görünen kişiler ile
kuruluşlar, ormancılığımızda yapılanlar ile gerektiği gibi yapılmayan ya da
yapılanamayanları, yapılması gerekenleri kimseler gerektiğince önemsemiyor !
Önemsemedikleri için de bu türden eğlencelik etkinlikleri sergilemekle
yetiniyorlar.
Bilebildiğim
kadarıyla Kuzey Yarımküre’de biyolojik çeşitllik düzeyi göreceli olarak en
yüksek orman-halk ilişkileri bu denli sorunlu, Rusya dışında orman ekosistemi
en geniş ülkelerden birisi, belki en önde geleni Türkiye’dir. Üstelik, biliyorsunuz
ya bir kez daha belirteyim; ülkemizde hukuksal olarak “orman” sayılan yerlerin
neredeyse tümü devlet mülkiyetindedir. Öyle ki, “özel orman” sayılan tüm yerlerin
gözetimini de devlet üstlenmiştir. “Bu nedenle” diyorum ki; gerçekten de
önemsemiş olsalardı eğer; ülkemizin % 27’sini oluşturduğu öne sürülen kesimini “yönetmek” görevi
verilen Orman Genel Müdürlüğü gibi bir kuruluşun “facebook” sayfasında
yukarıda örneklediğim türden, deyim yerindeyse “suya tirit” haberlere yer
verilmezdi; ve-ri-le-mez-di. En azında aklı başında ilgili ve duyarlı kamuoyu
anında tepki koyar:
<<“- Durun bir
dakika…” der; “…Orman Genel Müdürlüğü
saygınlığını, olanaklarını babanızın çiftliği gibi kullanabileceğiniz bir kuruluş
değildir; “facebook”unuzda “adam gibi”, açıklamalara yer veriniz. Sözgelimi,
hızla yaygınlaştırmaya çalıştığınız;
ü “bozuk devlet ormanı” sayılan yerlerde
yaptırdığınızi özel ağaçlandırmaların; özellikle de özel kişi ve kuruluşların
buralarda özel badem, ceviz, kestane vb tarlaların;
ü “bozuk” saydığınız orman
ekosistemlerindeki “rehabilitasyon” uygulamalarının;
ü açık artırmalı dikili ağaç satışlarının;
ü özel kişi ve kuruluşlara yaptırdığınız
“ekolojik tabanlı fonksiyonel” (!) orman amenajman (yönetim) planlamaların;
ü en verimli orman ekosistemlerininin
“endüstriyel plantasyonlarına” dönüştürülmesinin;
ü ormancı çalışanlarına uyguladığınız akıl
dışı “rotasyon” uygulamaları ile özellikle araştırmacıların “performans
değerlendirmelerinin”;
ü “denize düşüp yılana sarılırcasına”
sarıldığınız yabancı kaynaklı projelerinizin;
ü en duyarlı orman ekosistemlerinde, bu
kapsamda yasal olarak koruma altına alınmış alanlarda bile açtırdığınız maden
ocaklarının, yapımına izin verdiğiniz HES’lerin, turistik tesislerin;
ü bir bir elden çıkardığınız tesislerinizi
çeşitli dinci kuruluşların “yaz kampları” yapmalarına verdiğiniz izinlerin;
ü
hazırladığınız
onlarca saçma sapan “eylem planının”;
ü
orman
yangınlarını söndürme kaçalışmalarınızın; özellikle de, “Yanan Alanların Rehabilitasyonu
ve Yangına Dirençli Ormanlar Tesisi Projelerinin” (YARDOP);
ü yandaş tuttuğunuz kamu çalışanları
sendikalarına açık ve gizli olarak verdiğiniz her türlü kurumsal desteklerin;
ü ilgili bakanın akıl almaz denli yanlış,
tutarsız konuşmalarını (Ek) beslemenizin; “orman köylüsü” sayılan yurttaşlara
genel seçimler öncesinde verdiği sözlerin, özellikle Ege Bölgesi’nde
dağıttırdığı söylene geçersiz izin belgelerinin;
ü kentlerin yakınlarındaki doğal orman
ekosistemlerinin ya da ağaçlandırma alanlarının “kent ormanı” olarak
ayrılmasının;
ü 2008-2012 döneminde uyguladığınız Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği
Eylem Planı’nın;
ekolojik, teknik, ekonomik,
toplumsal ve kültürel sonuçlarının tüm boyutlarıyla tartışılmasını
sağlayabilecek açıklamalar yapsaydınız ya; bize ne sizin bayramlaşma
törenlerinizden; ilgili bakanın son derece anlamsız, yanlış ve birbirini
tutmayan açıklamalarından, Cumhurbaşkanın ya da Başbakanın göstermelik fidan
dikme törenlerinden?>>
Ancak;
olası okurlardan kimileri şimdi de “- Nerdeeeee
öyle bir kamuoyu?” diyebilecektir. Bence, böyle bir kamuoyu vardır; vardır
ama coşkuları bilgiyle yeterince beslenmiyor. Bu nedenle, sözgelimi; TMMOB
Orman Mühendisleri Odası ile Türkiye Ormancılar Derneği başta olmak üzere ilgili
demokratik kitle örgütleri; orman fakülteleri ile ormancılık araştırma
kuruluşlarındaki “bilimciler” ile “araştırmacılar”, deyim yerindeyse, büyük
vebal altındadır. Ekonomi, ekonomi politik, tarih, toplum ve kültür bilimsel
alanlarda “top koşturanlar” için ise artık söyleyecek bir sözüm yok; oynasınlar
bakalım… “Çevreci”, “doğa korumacılara” gelince; n’olur o içten coşkunuzu
gerektiğince bilgiyle besleseniz, deyim yerindeyse, “kıyamet mi kopar?”; yoksa
yaptıklarınız, yapmaya çalıştıklarınız, suya yazılmış yazılar gibi, hiçbir
kalıcı iz bırakmayacak ya da verdiğiniz emeğe, katlandığınız özveriye değmeyecek sonuçlar verecek.
***
Biliyorum,
bu türden yakınmalarım, kabak tadı verdi. Bu nedenle, paylaştığım çoğu kişi, “…Sessiz Tartışmalar”ı artık okumuyor belki de; bilemiyorum. Onlar için söylüyorum;
geçen akşam Barselona ile Sevilla takımları arasında oynanan “Super Kupa
Finali” maçını izlediniz mi; adamlar nasıl futbol oynuyor; hele de Messi (!)…
***
Ama
durun bir dakika; son sözümü henüz söylemedim; onu da söyleyip bitireceğim:
Ne
yararı olacaksa; suç duyurusunda bulunuyorum:
Orman Genel Müdürlüğü;
ü Anayasanın
44, 169 ve 170 maddeleriyle;
ü 645
Sayılı Orman ve Su
İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle,
ü 6831
sayılı Orman ile 3234 Sayılı Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’la,
ü başta 2634 sayılı Turizmi Teşvik; 3213 sayılı Maden
Kanunları olmak üzere, ormancılığımızla doğrudan ve dolaylı olarak ilgili
hukuksal düzenlemelerle
kendisine verilen
görevleri gerektiği gibi yapamaz duruma getirilmiştir.
***
SON !
Ek: ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI İLE BİR SÖYLEŞİ
Hürriyet
Gazetesi’nden Sayın Vahap Munyar’ın 12 Ağustos 2015 tarihli köşesinde Orman ve
Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ile yaptığı aşağıdaki söyleşiye yer verdi;
olduğu gibi aktarıyor; yorumunu ise size bırakıyorum,
<<Bedava yerli fidan varken kütük getiren belediye cezayı yer!
ORMAN ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Kalyon
İnşaat'ın "KKTC'ye Su Temin Projesi" kapsamında denizdeki son boru
bağlantısı törenine katıldıktan sonra İstanbul'a dönerken, hidroelektrik
santral ve çevre konusundaki tepkilerden dert yanıp, şu veriyle savunma yaptı:
Oysa biz 3
milyar 250 milyon adet ağaç diktik.
Türkiye'de fidan
yetiştiriciliğinin önünü açtıklarını vurguladı:
-
Ülkemizde bir ağaç borsası yoktu. Onu da biz kurduk.
Ardından
belediyelerin tutumuna dikkat çekti:
- Biz
50-60 santimlik fidanları ücretsiz verirken, belediyeler gidip kütükleşmiş
ağaçlar ithal ediyor.
Bu konuda hangi belediyelere
yükleneceğini merak ettim:
- Kastettiğiniz
belediyeler arasında AK Partili olanlar da var mı?
- Maalesef
çoğu partimize mensup belediye başkanları yapıyor bunu.
İthal edilen ağaç
ve fidanlarla Türkiye'ye zararlı böcek de girdiğine işaret etti:
- İthal
edilen çiçek, bitki ve ağaç malzemeleriyle ülkemizde olmayan zararlı böcek türleri
de gelmeye başladı. Yakın dönemde "Ağaç yiyen böcek" olarak bilinen
"Anoplophora spp" isimli böcek böyle geldi.
Belediyelere son
uyarısını yaptı:
- Bedava
yerli fidan varken bitki-ağaç ithalatı yapan belediyelere artık ceza vereceğim.
Hükümet kararıyla gerekeni yapacağım.
Yeri gelmişken
zararlı böceklere karşı yürüttükleri mücadeleye de değindi:
- Zararlı
böceklere karşı keklik üretim merkezleri kurmuştuk. Şimdi de "böcek yiyen
böcek" üretiyoruz. Onları doğaya salıp, zararlı böcekleri yok etmesini
sağlamayı planlıyoruz.
Bedava yerli fidan
varken, çoğu kaynak yetersizliğinden dert yanan belediyelerin ithal çiçek,
bitki ve ağaca yönelmesinin gerekçesini bilen var mı?
Orman ve Su İşleri
Bakanlığı'nın belediyelere karşı ceza uygulamasını devreye almak için bugüne
kadar beklemesini anlamak mümkün mü?
'Yeşil Yol'u 10 bin dolarlık yayla turisti için yapıyoruz.
ORMAN ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'na
Karadeniz'de tepkilere yol açan "Yeşil Yol" projesini sorduk:
- Deniz
turizmi artık doğru dürüst para bırakmıyor. Ülkemizde denize girmek için gelen
turist kişi başına ortalama 500 dolar harcıyor. Oysa doğa ve yayla için gelen
turistin kişi başı harcaması 10 bin dolara ulaşıyor. Ancak, o turisti
Karadeniz'deki yaylalar arasında rahat dolaştıracak yolumuz yok.
Karadeniz
illerinin AK Partili milletvekillerinin konuyu gündeme getirdiğini belirtti:
- Milletvekili
arkadaşlarımız, "Yabancı turist yaylaya geliyor ama yolumuz yok"
dedi. Biz de "Yeşil Yol" projesini geliştirdik.
Yolun yüzde 8'inin
ormandan geçtiğini savundu:
- Yolun
genişliği 5 metre olacak. Şu ana kadar yol için 13 ağaç kesildi. Ancak, yol kenarına
binlerce ağaç dikeceğiz.
Çevrecilerin
"Yeşil Yol" konusunda "gaza geldiğini" iddia etti: -
Biz "Yeşil Yol" projesine kararlılıkla devam edeceğiz. Bu konuyu
vatandaşa, çevrecilere anlatma konusunda eksiğimiz varsa, onu da gidermeye
çalışacağız.
Ya 10 bin dolar
harcayan turist, Karadeniz'deki yaylaların mevcut hali için geliyorsa?
(Kaynak:
http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/vahap-munyar_44/bedava-yerli-fidan-varken-kutuk-getiren-belediye-c_29787339;
Erişim 12.8.2015)
*
Fotoğraflar ile üstlerindeki “haberleri” söz konusu “facebook” sayfasından olduğu
gibi aktardım ve koyu olarak dizdim. Fotoğrafları Hemen altlarında yatık olarak
dizilen tümceler ise, “haberleri” ilk okuduğumda aklımdan geçenler. Doğaldır
ki, olası okurların aklından başka düşünceler de geçebilir; bence geçsin de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder