24 Mayıs 2016 Salı

Ormancılıkta Sessiz Tartışmalar-Yeşil Yol-Doç.Dr.Yücel ÇAĞLAR





Biliyorum, çoğu okur; “- Bana ne?” diyecektir. Böyle düşünenlere birkaç “küçük” gerçeği anımsatmak isterim: Orman Genel Müdürlüğü (OGM), ülkemizde hukuksal olarak “orman” sayılan, tümüne yakını da devlet mülkiyetinde olan ve ülkemizin % 27’sini oluşturan yerleri korumaya, işletmeye, iyileştirmeye ve genişletmeye “çalışmaktadır”. Yaklaşık 40 bin kamu çalışanı, onbinlerce de mevsimlik işçi çalıştıran OGM’nin 2015 yılında yalnızca döner sermaye konsolide bütçesi geliri/giderinin 2,9 milyar TL olacağı;  gider bütçesinin % 91,5’ini “cari giderlerin”, gelir bütçesinin ise % 90’ının orman ürünleri satış gelirlerinin oluşturması öngörülmüştür. Kısacası; bence yalnızca bu göstergeler nedeniyle bile OGM’de olup bitenler görmezden gelinemez; gelinmemesi gerekir. Ancak, görünüşe bakılırsa, başta orman ekosistemleri olmak üzere bu denli büyük bir kamusal varlık yönünden yaşamsal önemde kararlar alan, yanı sıra, uygulayan OGM’de olup bitenler en ateşli ormanseverlerin bile tartışma gündemine giremiyor. Onlar bir yana, bıktıracak denli yineliyorum; ormancı çalışanlar ile demokratik kitle örgütleri de, çoğu durumda bu olup bitenlerden ya haberi olmuyor ya da haberi olsa da ya “ilgilenmeye değer” bulmuyor ya da destekliyor. Sayıları giderek artırılan, sayıları şimdilerde onbire ulaşan orman fakültelerindeki yüzlerce “akademisyenin” ne yaptıklarını ise, ne siz sorun ne ben söyleyeyim... Bu durumda OGM’de olup bitenler de benim ya da değerli meslektaşım Ahmet Demirtaş gibi, çoktan ununu eleyip eleğini asmaları gerekenlere kalıyor doğal olarak. Bizim, haydi genelleme yapmayayım, benim gibileri ise kimsenin ciddiye aldığını sanmıyorum. Böyle de olsa, “Abdurrahman Çelebi”lik yapmak hiç yoktan iyidir bence.

Öte yandan; “…Sessiz Tartışmalar (17)”yi bu düşüncelerle hazırladım. Ne ki, bu kez  benim pek katkım olmadı; hemen hemen yalnızca OGM’nin;

              https://www.facebook.com/OrmanGenelMudurlugu

sayfasında 9 Ağustos 2015 günü yer verilen bilgileri rastgele aktarmakla yetindim; nedensiz değil.

OGM’de, başka “şeyler de” oluyordur kuşkusuz. Ancak, daha önce onlar üzerine hazırladığyıp paylaştığım değinilerle canınızı yeterince sıkıyorum zaten (!); bu kez de böylesini denemek istedim. Artık güler misiniz, ağlar mısınız yoksa düşünür müsünüz yahut hem güler, hem ağlar,  hem de düşünür müsünüz, bilemem*.

Hemen belirteyim: Bu kez tezim; ülkemizde ormancılık çalışmalarının gerektiğince önemsenmediği; sıkça kullandığım bir deyimi biraz değiştirerek söylersem; “yalnızca ormanı bakmaktan ormancılığın görülemediği”. Bana öyle geliyor ki, birileri; bizlere sürekli olarak;“cambaza bak cambaza!” diyor; haksız mıyım acaba, ne dersiniz?

***



Yücel ÇAĞLAR




Cumhurbaşkanımız Sn Recep Tayyip ERDOĞAN, Balıkesir ve Çanakkale' de Fidan Dikti.”



“- Biz "ağaç dikmeyi” çoooook severiz; ama dağda bayırda değil; böyle temiz yerlerde; çünkü, hep söylüyorum; biz çevrecinin daniskasıyız. Aferin size; halıyı tam da istediğim renkte bulmuşsunuz.”



“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Toplu Açılış Törenleri için 11 Nisan 2015 tarihinde Sakarya’yı ziyaret etti.”



(Ne diyeyim; benim de saygılarımla !)




Başbakanımız Prof. Dr. Sayın Ahmet Davutoğlu ve eşi Sayın Sare Davutoğlu, Vali Şerif Yılmaz ve protokol mensupları tarafından karşılandı. Valilik Şeref defterini imzalayarak Kütahya’da yürütülen çalışmalar hakkında bilgiler alan Başbakanımız Davutoğlu ziyaretinde, Zafer Meydanında Kütahya halkına hitap etti. Kütahya’da vatandaşlara hitap eden Başbakanımız Davutoğlu, büyük coşku ile karşılandı.



“- N’olur, küreği bir kez olsun bana da ver ben dikeyim; sağda soldan bakıyorlar; sonra Kemal Kılıçdaroğlu da kalkıp bir fidan bile dikemiyorlar derler…







“- İşte fidan böyle dikilir; herkes gördü değil mi nasıl diktiği mi




“Bakanımız Prof. Dr. Veysel Eroğlu, bir dizi açılış ve temel atma törenine katılmak üzere 12.05.2015 tarihinde Afyonkarahisar’a gitti. Bakanımızın ziyareti sırasında Genel Müdürümüz İsmail Üzmez de kendisine eşlik etti.”



“- Bahçelerde kereviz, geeeel bize bağzı bağzı...”



“- Son şarkım, ormanseverlere gelsin…”





“- Çok güzeldi Sayın Bakanım kutlarız. Yalnız n’olur bir de sayıları her yıl hızla artan işsiz orman mühendisleri için "Aman ormancı..." şarkısını söyleseniz; çok istiyorlar da…”



“Genel Müdürümüz İsmail Üzmez sırasıyla; Bakanlık, TOBB, Balgat ve Ankara İşletme Müdürlüğü binalarında çalışan personellerimizi ziyaret ederek bayramlarını kutladı ve sohbet etti.”








“Genel Müdürümüz İsmail Üzmez 09-12 Nisan tarihlerinde düzenlenen “Artvin Tanıtım” günlerine katılarak Artvin Orman Bölge Müdürlüğünün standını ziyaret etti.”



“- Al al; Allahını seversen al; al ya, neden korkuyorsun; bak gücenirim sonra…”



30.000 Fidan 30.000 Çocuğun Adıyla Büyüyecek…”







“- Siz dikin çocuklar, diken; biz icabına bakarız.”




“İstiklal Gazileri Derneği Başkanı ve Üyeleri Genel Müdürümüz İsmail Üzmez' i Makamında Ziyaret Ettiler.”



“- Sayın Genel Müdürüm; şuradaki söküğü de diktim mi, tamam...”






“-Allah bereket versin ! 




“Sn Bakanımızın Katılımlarıyla Dünya Ormancılık, Su ve Meteoroloji Günü Kutlandı.”



“- Biz böyle ateşi çok severiz; çoooook.”



Orman Genel Müdürlüğümüz; Toplumda orman sevgisinin arttırılması, çocuk ve gençlerimizde orman ve doğa bilincinin yaygınlaştırılıp dolayısıyla insandan kaynaklanacak yangınların en aza indirilerek geçmişten devraldığımız bu milli servetimizi gelecek nesillere aktarılması ile Orman Genel Müdürlüğümüzün Ülke çapında yaptığı ormancılık faaliyetlerinin bütün vatandaşlarımıza tanıtılması amacıyla Ormancılık Faaliyetleri Tanıtım Tırı nı hayata geçirmiş, bu tır da ilk olarak Balıkesir İli Körfez Bölgesi olarak adlandırılan Edremit ve Burhaniye İlçelerimizde halkımızın ziyaretine açılmıştır. 3D sinema özelliği ve çok amaçlı sahneye sahip Tır’a halkımız tarafından yoğun ilgi gösterilmekte, çocuklarımız buradaki etkinlikleri ilgi ile takip etmektedirler.”





(Neşeniz bol olsun gençler; eminim orman sevginiz kesinlikle artmış, orman ve doğa bilincine ulaşmış, OGM’nin yürüttüğü çalışmalarını öğrenmişsinizdir. Peki, sonra?)









“- Görüyorsunuz; bir ağaç kesiyorsak yüzlercesini de dikiyoruz! Şimdi inandınız mı; Yeşil Yol’ projesiyle ilgili olarak ‘Yeşil yol projesine ben taraftarım. Ne kadar ağaç kesilirse ben 100 katını dikeceğim.” dememe?”



"Bir kan bir fidan" kampanyası ile sen de kan ver, insana ve tabiata can ver!






(- Olur; sizi mi kıracağız; kanımız fidanlarımız; fidanlarımız madencilere, turizmcilere, özel üniversite kuracaklara, karayolculara… feda olsun!)




“Genel Müdürümüz İsmail Üzmez'in başkanlığında telekonferans yoluyla gerçekleşen toplantıya Genel Müdür Yardımcılarımız, Daire Başkanlarımız ve 27 Orman Bölge Müdürlüğü katıldı.”




“- Görüyorsunuz; çooooook meşgulüm çok !”









“- İçinde ne var, valla ben de bilmiyorum; hem zaten bilsem de söyler miyim!”








“- Bakmayın siz Yücel'in ‘hariçten gazel okuduğuna; onun aklı ermez. O yalnızca konuşur; okuyanı varmışçasına da yazar durur.

(İşte onda çok haklısınız; beni ne okurlar ne de dinlerler. Zaten yaptıklarınıza ne de söylediklerinize aklım eriyor: Örneğin, OGM’nin kamuoyuna açıkladığı ‘Ormancılık İstatistikleri ’ne göre; 2002-2012 döneminde yalnızca 304,7 bin hektarda ağaçlandırma yapmışsınız. Ki, siz de bilirsiniz (umarım); bu çalışmaların hemen hemen tümü, zaten orman sayılan yerlerde yapılmıştır. Öyleyse, bu artış nereden kaynaklanmış Tanrı aşkına?



 “Yeni Yıla Fidan Dikerek Girelim" Kampanyamız kapsamında ülkemizin dört bir yanında ücretsiz fidan dağıtmaya devam ediyoruz.”






“Peki; Orman Genel Müdürlüğü yıl da 13 milyon m3 “endüstriyel odunu” (tomruk, tel direk, maden direği, sanayi odunu, kağıtlık odun, lif-yonga odunu, yakacak odun) nereden sağlayacak; dolayısıyla 2,6 miyar TL’lik geliri nasıl elde edecek? Aman canım, onu da ben düşüneceğim…”




“Orman Yangını İhbar Hattı: ALO 177...”




(- Orda kimse var mıııııııııı?)



“Karaman'da Hz. Mevlana'nın vefatının 741. Vuslat Yıldönümü sebebi ile vatandaşlarımıza 6000 adet ücretsiz sedir fidanı dağıtımı gerçekleştirdik.”






“- Aman dikkatli al; elim kirlenmesin !”




“2014 Yılı Orman Yangınları Değerlendirme Toplantısı’nı 6 Aralık 2014 Cumartesi Günü İzmir’de gerçekleştirdik. İzmir Kaya Termal Otel Kongre Salonu’nda gerçekleşen toplantıya Orman ve Su İşleri Bakanımız Sn. Prof. Dr. Veysel EROĞLU, Genel Müdürümüz Sn. İsmail Üzmez, İzmir Valisi Mustafa Toprak, Manisa Valisi Erdoğan Bektaş , … köy muhtarları, sürü sahipleri, çobanlar, arı yetiştiricileri ve vatandaşlar katıldılar.”






“- İyi ki bu toplantıyı yapmışız, baksanıza; 2013 yılında 3500 yangın çıkar, 11355 hektar orman ekosistemi yanarken 2014 yılında yangın sayısını 2149’a, yanan orman ekosistemi genişliğini de 3177 hektara düşürdük. Bu konuda kimse elimize su bile dökemez”

(Sevindim; toplantılarınıza sağlık (!) Sözü geçen gibi otellerde devletin parasıyla yapılacak “kongreler” ile orman yangınları sayısı ve yanan orman ekosistemlerinin genişliği arasında ters yönlü bir ilişki varmış! Orman fakültelerindeki yangıncılara önemle duyuruyorum !)



Formun Üstü

Formun Altı

 “Edirne'de “Çocuklara 1001 Ağaç Masalları Projesi” çerçevesinde yeni doğan her bir bebek için 1 fidan dikimi yapıldı.”Formun Üstü

Formun Altı






( Ülkemizde her yıl 1,4 milyon çocuk doğuyormuş. Hele bir de, yurttaşlarımız Başkan’ın isteğine uyup çocuk sayılarını üçe dörde çıkarabilirse; deyim yerindeyse “yırttık” demektir. “Belinize kuvvet” sevgili yurttaşlarım; “belinize” kuvvet!)





“Orman Genel Müdürlüğümüz ve Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Aile ve Gençlik Merkezi arasında imzalanan protokol kapsamında 5 yıl boyunca dikilecek olan fidandan 10 bin adedi Kahramanmaraş'ta toprak ile buluştu.”






“- Fidanları da diktik; artık gelecekleri Allah'a kaldı; ona da biz karışamayız.”



“Bakanımız ve Genel Müdürümüz Orman Yangınları Tatbikatı için geldiği İzmir'de tatbikat sonrası Foça'ya gelerek açılışına katıldıkları okulun bahçesine fidan diktiler. Foça Cemil Midilli Çok Programlı Anadolu Lisesi açılışını gerçekleştiren Bakanımız Prof. Dr. Veysel Eroğlu öğrencileri görünce duygulandığını, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde görev yaptığı yılları anımsadığını belirtti.”





(Elleriniz dert görmesin; su dökenleriniz bol olsun e mi !)




“Genel Müdürlüğümüz ile Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Aile ve Gençlik Merkezi (KAGEM) arasında, 13 Mayıs 2014 tarihinde Ağaçlandırma İşbirliği Protokolü imzalanmıştır. Söz konusu protokol kapsamında 25 Ekim 2014 tarihinde Ankara-Çubuk’ta organize edilen fidan dikim merasimiyle ilk fidanlar toprakla buluşturuldu.”

Formun Üstü

Formun Altı






“- Genel Müdür olmama bakmayın; gördüğünüz gibi ormancı çalışanları rotasyona tutar, araştırmacıların performanslarını bile ölçer; bunca işin arasında fidan da dikebilirim. Can suyunu başkaları da versin artık!”







(Allah daha da artırsın; ne diyeyim !

 Hem sonra, yurttaşlarımız Başkan’ın isteğine uyup da çocuk sayısını arttırırsa fidana daha çok gereksinmemiz olacak, değil mi ya…

Ancak, aklıma gelmişken sorayım: Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği dava açıp engellemeseydi bu fidanların üretildiği fidanlıkları kıraç tarla fiyatına satmaya kalkışmıştınız; anımsadınız mı? Peki ya satabilseydiniz n’olurdu?”









(Lütfen tarihlere dikkat; 1991-2014,  1987-2014; hepsi de 2002 yılından önce yapılmış olamaz mı? Yok canım, birazı da sözgelimi,  397 hektarı 2003-2014 döneminde yapılmıştır. Cumhuriyetimizin, özellikle de 1923-1950 dönemindeki kazanımlarını yoksayabilen bir kafadan başka ne beklenebilir ki? )



 “Diyarbakır'da 2014 yılında 315.500 adet ceviz, badem, antepfıstığı, dut, meşe palamudu ağaçlandırması yaparak orman köylülerimize ek gelir kapısı oluşturduk.”




“Bolu Seben'de 2014 yılında 41 ha alanda 12.000 adet badem, 1050 adet ceviz fidanı dikerek orman köylülerimize ek gelir sağladık.”




(Çok merak ediyorum; bu çalışmalar hangi arazilerde yapıldı acaba;  “bozuk devlet ormanı” sayılan yerlerde mi? Biliyorum; kimileri ‘nerede yapılırsa yapılsın!’ diyordur. Demesinler bence; kör cahilliklerini açığa vurmuş; ardıl amaçlarla bu çalışmalara yol açanların değirmeni su taşımış olurlar; uyarmadı demeyin…)



Muğla’da organ bağışında bulunanlar için oluşturduğumuz "Hayata Bağış Ormanı" için ilk fidanları organ bağışında bulunan 112 Acil Servis çalışanları dikti.”





(Sağolsunlar. Umarım, çokça yapıldığı gibi yine “kaş yaparken göz

çıkarılmamıştır.)




“SONUÇ” YERİNE…

“- Bu içerikte ‘…Sessiz Tartışmalar’a bir de ‘Sonuç’ mu gerekirmiş?” demeyin lütfen; gerekir; şu nedenle:

Ne Orman ve Su İşleri Bakanı, ne Orman Genel Müdürü ile öteki “üst düzey” yöneticiler, ne ormancı çalışanların büyük bir çoğunluğu, ne ilgili meslek örgütleri, ne orman fakülteleri, ne de ormansever görünen kişiler ile kuruluşlar, ormancılığımızda yapılanlar ile gerektiği gibi yapılmayan ya da yapılanamayanları, yapılması gerekenleri kimseler gerektiğince önemsemiyor ! Önemsemedikleri için de bu türden eğlencelik etkinlikleri sergilemekle yetiniyorlar.

Bilebildiğim kadarıyla Kuzey Yarımküre’de biyolojik çeşitllik düzeyi göreceli olarak en yüksek orman-halk ilişkileri bu denli sorunlu, Rusya dışında orman ekosistemi en geniş ülkelerden birisi, belki en önde geleni Türkiye’dir. Üstelik, biliyorsunuz ya bir kez daha belirteyim; ülkemizde hukuksal olarak “orman” sayılan yerlerin neredeyse tümü devlet mülkiyetindedir. Öyle ki, “özel orman” sayılan tüm yerlerin gözetimini de devlet üstlenmiştir. “Bu nedenle” diyorum ki; gerçekten de önemsemiş olsalardı eğer; ülkemizin % 27’sini oluşturduğu öne sürülen kesimini “yönetmek”  görevi  verilen Orman Genel Müdürlüğü gibi bir kuruluşun “facebook” sayfasında yukarıda örneklediğim türden, deyim yerindeyse “suya tirit” haberlere yer verilmezdi; ve-ri-le-mez-di. En azında aklı başında ilgili ve duyarlı kamuoyu anında tepki koyar:

<<“- Durun bir dakika…” der; “…Orman Genel Müdürlüğü saygınlığını, olanaklarını babanızın çiftliği gibi kullanabileceğiniz bir kuruluş değildir; “facebook”unuzda “adam gibi”, açıklamalara yer veriniz. Sözgelimi, hızla yaygınlaştırmaya çalıştığınız;

ü  “bozuk devlet ormanı” sayılan yerlerde yaptırdığınızi özel ağaçlandırmaların; özellikle de özel kişi ve kuruluşların buralarda özel badem, ceviz, kestane vb tarlaların;

ü  “bozuk” saydığınız orman ekosistemlerindeki “rehabilitasyon” uygulamalarının;

ü  açık artırmalı dikili ağaç satışlarının;

ü  özel kişi ve kuruluşlara yaptırdığınız “ekolojik tabanlı fonksiyonel” (!) orman amenajman (yönetim) planlamaların;

ü  en verimli orman ekosistemlerininin “endüstriyel plantasyonlarına” dönüştürülmesinin;

ü  ormancı çalışanlarına uyguladığınız akıl dışı “rotasyon” uygulamaları ile özellikle araştırmacıların “performans değerlendirmelerinin”;

ü  “denize düşüp yılana sarılırcasına” sarıldığınız yabancı kaynaklı projelerinizin;

ü  en duyarlı orman ekosistemlerinde, bu kapsamda yasal olarak koruma altına alınmış alanlarda bile açtırdığınız maden ocaklarının, yapımına izin verdiğiniz HES’lerin, turistik tesislerin;

ü  bir bir elden çıkardığınız tesislerinizi çeşitli dinci kuruluşların “yaz kampları” yapmalarına verdiğiniz izinlerin;

ü  hazırladığınız onlarca saçma sapan “eylem planının”;

ü  orman yangınlarını söndürme kaçalışmalarınızın; özellikle de, “Yanan Alanların Rehabilitasyonu ve Yangına Dirençli Ormanlar Tesisi Projelerinin” (YARDOP);

ü  yandaş tuttuğunuz kamu çalışanları sendikalarına açık ve gizli olarak verdiğiniz her türlü kurumsal desteklerin;

ü  ilgili bakanın akıl almaz denli yanlış, tutarsız konuşmalarını (Ek) beslemenizin; “orman köylüsü” sayılan yurttaşlara genel seçimler öncesinde verdiği sözlerin, özellikle Ege Bölgesi’nde dağıttırdığı söylene geçersiz izin belgelerinin;

ü  kentlerin yakınlarındaki doğal orman ekosistemlerinin ya da ağaçlandırma alanlarının “kent ormanı” olarak ayrılmasının;

ü  2008-2012 döneminde uyguladığınız Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Eylem Planı’nın;

ekolojik, teknik, ekonomik, toplumsal ve kültürel sonuçlarının tüm boyutlarıyla tartışılmasını sağlayabilecek açıklamalar yapsaydınız ya; bize ne sizin bayramlaşma törenlerinizden; ilgili bakanın son derece anlamsız, yanlış ve birbirini tutmayan açıklamalarından, Cumhurbaşkanın ya da Başbakanın göstermelik fidan dikme törenlerinden?>>

Ancak; olası okurlardan kimileri şimdi de “- Nerdeeeee öyle bir kamuoyu?” diyebilecektir. Bence, böyle bir kamuoyu vardır; vardır ama coşkuları bilgiyle yeterince beslenmiyor. Bu nedenle, sözgelimi; TMMOB Orman Mühendisleri Odası ile Türkiye Ormancılar Derneği başta olmak üzere ilgili demokratik kitle örgütleri; orman fakülteleri ile ormancılık araştırma kuruluşlarındaki “bilimciler” ile “araştırmacılar”, deyim yerindeyse, büyük vebal altındadır. Ekonomi, ekonomi politik, tarih, toplum ve kültür bilimsel alanlarda “top koşturanlar” için ise artık söyleyecek bir sözüm yok; oynasınlar bakalım… “Çevreci”, “doğa korumacılara” gelince; n’olur o içten coşkunuzu gerektiğince bilgiyle besleseniz, deyim yerindeyse, “kıyamet mi kopar?”; yoksa yaptıklarınız, yapmaya çalıştıklarınız, suya yazılmış yazılar gibi, hiçbir kalıcı iz bırakmayacak ya da verdiğiniz emeğe, katlandığınız özveriye  değmeyecek sonuçlar verecek.

***

Biliyorum, bu türden yakınmalarım, kabak tadı verdi. Bu nedenle, paylaştığım çoğu kişi, “…Sessiz Tartışmalar”ı artık okumuyor  belki de; bilemiyorum. Onlar için söylüyorum; geçen akşam Barselona ile Sevilla takımları arasında oynanan “Super Kupa Finali” maçını izlediniz mi; adamlar nasıl futbol oynuyor; hele de Messi (!)…

***

Ama durun bir dakika; son sözümü henüz söylemedim; onu da söyleyip bitireceğim:

Ne yararı olacaksa; suç duyurusunda bulunuyorum:

Orman Genel Müdürlüğü;

ü  Anayasanın 44, 169 ve 170 maddeleriyle;

ü  645 Sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle,

ü  6831 sayılı Orman ile 3234 Sayılı Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’la,

ü  başta 2634 sayılı Turizmi Teşvik; 3213 sayılı Maden Kanunları olmak üzere, ormancılığımızla doğrudan ve dolaylı olarak ilgili hukuksal düzenlemelerle

kendisine verilen görevleri gerektiği gibi yapamaz duruma getirilmiştir.

***

SON !


Ek: ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI İLE BİR SÖYLEŞİ



Hürriyet Gazetesi’nden Sayın Vahap Munyar’ın 12 Ağustos 2015 tarihli köşesinde Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ile yaptığı aşağıdaki söyleşiye yer verdi; olduğu gibi aktarıyor; yorumunu ise size bırakıyorum, 

<<Bedava yerli fidan varken kütük getiren belediye cezayı yer!


ORMAN ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Kalyon İnşaat'ın "KKTC'ye Su Temin Projesi" kapsamında denizdeki son boru bağlantısı törenine katıldıktan sonra İstanbul'a dönerken, hidroelektrik santral ve çevre konusundaki tepkilerden dert yanıp, şu veriyle savunma yaptı:

Oysa biz 3 milyar 250 milyon adet ağaç diktik.

Türkiye'de fidan yetiştiriciliğinin önünü açtıklarını vurguladı:

- Ülkemizde bir ağaç borsası yoktu. Onu da biz kurduk.

Ardından belediyelerin tutumuna dikkat çekti:

- Biz 50-60 santimlik fidanları ücretsiz verirken, belediyeler gidip kütükleşmiş ağaçlar ithal ediyor.

Bu konuda hangi belediyelere yükleneceğini merak ettim:

- Kastettiğiniz belediyeler arasında AK Partili olanlar da var mı?

- Maalesef çoğu partimize mensup belediye başkanları yapıyor bunu.

İthal edilen ağaç ve fidanlarla Türkiye'ye zararlı böcek de girdiğine işaret etti:

- İthal edilen çiçek, bitki ve ağaç malzemeleriyle ülkemizde olmayan zararlı böcek türleri de gelmeye başladı. Yakın dönemde "Ağaç yiyen böcek" olarak bilinen "Anoplophora spp" isimli böcek böyle geldi.

Belediyelere son uyarısını yaptı:

- Bedava yerli fidan varken bitki-ağaç ithalatı yapan belediyelere artık ceza vereceğim. Hükümet kararıyla gerekeni yapacağım.

Yeri gelmişken zararlı böceklere karşı yürüttükleri mücadeleye de değindi:

- Zararlı böceklere karşı keklik üretim merkezleri kurmuştuk. Şimdi de "böcek yiyen böcek" üretiyoruz. Onları doğaya salıp, zararlı böcekleri yok etmesini sağlamayı planlıyoruz.

Bedava yerli fidan varken, çoğu kaynak yetersizliğinden dert yanan belediyelerin ithal çiçek, bitki ve ağaca yönelmesinin gerekçesini bilen var mı?

Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın belediyelere karşı ceza uygulamasını devreye almak için bugüne kadar beklemesini anlamak mümkün mü?

'Yeşil Yol'u 10 bin dolarlık yayla turisti için yapıyoruz.

ORMAN ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'na Karadeniz'de tepkilere yol açan "Yeşil Yol" projesini sorduk:

- Deniz turizmi artık doğru dürüst para bırakmıyor. Ülkemizde denize girmek için gelen turist kişi başına ortalama 500 dolar harcıyor. Oysa doğa ve yayla için gelen turistin kişi başı harcaması 10 bin dolara ulaşıyor. Ancak, o turisti Karadeniz'deki yaylalar arasında rahat dolaştıracak yolumuz yok.

Karadeniz illerinin AK Partili milletvekillerinin konuyu gündeme getirdiğini belirtti:

- Milletvekili arkadaşlarımız, "Yabancı turist yaylaya geliyor ama yolumuz yok" dedi. Biz de "Yeşil Yol" projesini geliştirdik.

Yolun yüzde 8'inin ormandan geçtiğini savundu:

- Yolun genişliği 5 metre olacak. Şu ana kadar yol için 13 ağaç kesildi. Ancak, yol kenarına binlerce ağaç dikeceğiz.

Çevrecilerin "Yeşil Yol" konusunda "gaza geldiğini" iddia etti: - Biz "Yeşil Yol" projesine kararlılıkla devam edeceğiz. Bu konuyu vatandaşa, çevrecilere anlatma konusunda eksiğimiz varsa, onu da gidermeye çalışacağız.

Ya 10 bin dolar harcayan turist, Karadeniz'deki yaylaların mevcut hali için geliyorsa?











* Fotoğraflar ile üstlerindeki “haberleri” söz konusu “facebook” sayfasından olduğu gibi aktardım ve koyu olarak dizdim. Fotoğrafları Hemen altlarında yatık olarak dizilen tümceler ise, “haberleri” ilk okuduğumda aklımdan geçenler. Doğaldır ki, olası okurların aklından başka düşünceler de geçebilir; bence geçsin de.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder