11 Mart 2016 Cuma

Yurdumuzda Ağaçlandırma



YURDUMUZDA AĞAÇLANDIRMA

Türkiye topografyası, son derece engebeli bir yapıya sahip ve ortalama rakım 1100 m. dir. Yaklaşık 78 milyon hektar olan arazi varlığımızın 21,7 milyon hektarı mera, 26 milyon hektarı tarım alanı, 21,188 milyon hektarı orman alanıdır. Geleneksel yaşam biçimi ile bu alanlarda yaşayan ve çiftçilikle uğraşan insanlarımız, doğal varlıklar üzerinde önemli ölçüde baskı oluşturmakta bunun sonucu olarak büyük toprak kayıplarına sebep olmaktadırlar.
Tarım alanlarında toprak işleme ve sulanabilir yerlerde sulama, çiftçinin kendi gelenek ve göreneklerine göre yapılmakta, mera alanlarında hayvan otlatması, herhangi bir düzene bağlı olmadan yapılmakta ve doğal  bitki örtüsü devamlı olarak tahrip edilmektedir.


Orman alanlarında faydalanma da meralardan farklı değildir. Özellikle temel işlevi açısında, doğal ormanların mutlak korunması gerekmektedir. Toprağın yanlış işlenmesi, meyilli alanlarda tedbir alınmadan yanlış işlemeli tarım yapılması, mera ve orman alanlarında bitki örtüsünün tahrip edilmesi bilinçsizliğin ve ihtiyaç karşılamanın getirdiği bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmakta ve sonuçta erozyon sorununu getirmektedir.
 Hayvancılık yapan çiftçilere yem bitkileri ekimi ve kaba yem üretim alışkanlığı kazandırılarak, mera alanlarında otlatma planı uygulandığında, bu alanlarda bitki örtüsü gelişecek, hayvancılığa uygun bir ortam sağlanacaktır. Diğer bir ifade ile geleneksel usullerle yapılan hayvancılık, bilinçli yapılan hayvancılığa dönüşecek, mera alanlarında aşırı ve kontrolsüz otlatmanın kalkması ile 21,7 milyon hektar mera alanının büyük bölümünde erozyon önlenecek ve bir iki yıl dinlendirmeden  sonra bu alanlar otlatmanın da planlanması ile verimli dutuma gelecektir.
Orman Genel Müdürlüğü bünyesi içinde planlı döneme geçişten  sonra, devamlılığı sağlama amaçlı ağaçlandırma mühendislikleri ve havza bazında erozyon kontrol tedbirlerini alacak  yine Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde bir uzmanlık dalı olarak Toprak Muhafaza Grup Müdürlükleri 1960 lı yıllarda kuruldu. Uzmanlık dalı olarak işletmecilerin başlangıçtaki olumsuz yaklaşımları ve dışlama girişimlerine karşın çok kısa sürede gerek ağaçlandırma mühendisleri, gerekse Toprak Muhafaza Grup Müdürlükleri uzmanlık dalı olarak kendilerini kabul ettirdiler.
Mülkiyet sorunu çözülmemiş alanlarda tarım yapmaya çalışan fakir orman köylüsü o günün koşullarında kadastro çalışması yapılmamış ormandan açtığı alanı ağaçlandırmak isteyen ağaçlandırma mühendisinin karşısına çıkarken çok daha farklı bir yaklaşım ile erozyon kontrol çalışması yapan Toprak Muhafaza Grup Müdürlüklerinin çalışmalarını benimsemiş ve bir çok yerde aktif katılımla onlara destek vermiş hatta çoğu yerde adları kalkınmacıya çıkmıştır.
Ağaçlandırma çalışmalarındaki emredici zorba tavır çok uzun yıllar sürmüş,çıkarı bozulanlar ya otlatma sureti ile veya yakarak yapılan çalışmaları sabote etmiştir. Bu karşı çıkışlar yurdun büyük bir bölümünde ağaçlandırma çalışmalarının gerçekleştirilmiş olmasını önleyememiştir. Ancak o günün koşullarında yapraklı türlerin yöre insanı tarafından çeşitli amaçlarla kullanılıyor olması ağaçlandırmalarda ibrelilere ağırlık verilmesi sonucunu doğurmuş,hatta ülkemiz ile uzaktan yakından ilgisi olmayan türler doğamıza sokulmuştur. Zamanla ibreli ağaçlandırmalar halkta yanlış bir algılamaya neden olmuş yapraklılar halkın, ibreliler devletin gibi bir sonuç ne yazık ki uzun süre yaşanmıştır.
 Eko sistem olarak ormana uygun yerler yanında mera alanlarından ve tarımsal alanlardan da ağaçlandırma yapılmak sureti ile 2006 yılı sonu itibarı ile 2,2 milyon hektar ağaçlandırılmış saha elde edilmiştir. Planlı dönemden önce bu rakamın 110 bin ağaçlandırma 15 bin erozyon kontrol çalışması olarak yapıldığı göz önüne alınır ise çok büyük artış olduğu görülecektir.
·       Ağaçlandırma çalışmaları ekosistemin uygun olduğu yerlerde doğal, yaşam ortamının bozulmuş olduğu yerlerde ise yapay yoldan gerçekleştirilir.
·       Yapılacak ağaçlandırma çalışmasının ana teması toprak olduğu için tür seçimi ile toprak arasındaki ilişkiyi sağlıklı kurmak gerekir.
·       Uygulama projeleri hazırlandıktan sonra, proje bölgesinde yaşayan halkın bilgilendirilmesi, ayrı uzmanlık dallarınca  hazırlanan eğitim projeleri ile yapılmalıdır.
·         Doğal dengenin bozulması sürecinde etkili ve aktif rol oynayan insandır. Erozyon, doğal dengenin bozulması neticesi toprağın su ve rüzgar etkisi ile yerinden koparılarak taşınması olayıdır. Diğer bir ifade ile, erozyonun oluşmasında insan etkili ve aktif rol oynamaktadır.
Doğa gizlerle dolu mutlaka ona saygılı olmak gerekiyor. Yetişme ortamları sürekli insan eliyle bozulmakta olan bitki dünyasına daha sıcak yaklaşımlarla bakmak gerektiğini düşünerek ikinci üçüncü konutlarda kendimizi sorgulayalım biz burada ne arıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder